AIDS Nedir, Aids Hastalığı Hakkında Bilgiler
Yeni bir immün yetersizlik tablosu olan AİDS herkesi öğrenmeye zorluyor: HIV, LAV, HTLV III, antikor, pozitiflik testi, bulaştırma, pozitif, ARC, LAS… Bilim böyle pek çok tanım üretiyor, basın ise kamuya iletiyor. Bu kavramların çoğu insanlara yabancı
Bilmek AlDS’den korunmanın en etkin yöntemi, bizi gereksiz korku, gereksiz tedbirlerden koruyacak bir yöntem.
AIDS İngilizce bir kısaltmadır. Açık şekliyle anlamı “kazanılmış (yani doğumsal olmayan) bağışıklık yetmezliği”dir. Bu tıp terimini oluşturan harflerin tek tek anlamı ise: Acquired (kazanılmış) İmmune Defiency (bağışıklık yetmezliği) Syndrome (sendrom aynı anda baş gösteren hastalık belirtileri grubu). AİDS kısaltması bütün sözlüklere alındığından, yayınların tümünde tek bir sözcükmüş gibi büyük harfli bu kısaltma kullanılmaktadır.
AIDS ne türde bir hastalıktır?
AİDS bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Virüsler aracılığıyla bulaşmakta, bu virüsler belirli hücreleri tutmakta ve onları zarara uğratmaktadırlar. Bu etki vücut savunma gücü tahrip olana dek sürmektedir. İmmün sistem vücudun kendisini hastalık etkenlerine karşı savunduğu sisteme verilen addır.
İmmün sistem nasıl çalışır?
Akyuvarlardan bir grup, sürekli olarak vücudu temasda bulunduğu yabancı maddelere, mantar, tek hücreli ve virüs gibi mikroorganizmalara karşı kontrolde tutar. Bu akyuvarlar T-, ve B-Lenfositler adını taşımaktadırlar. Kemik iliğinde üretilen bu hücreleri, savunma hücreleri ya da immün hücreler olarak adlandırabiliriz.
Bunlar hastalık etkeni ile karşılaştıklarında çok özel yöntemlerle hastalık etkenini yok edecek savunma cisimleri ve katil hücreler oluştururlar. Bir anahtarın kilide uyması gibi son derece özgün biçimde çalışan bu hücreler hedef aldıkları yabancı maddelere saldırıp onları öldürürler. Bu savunma maddeleri kanda antikor adı altında dolaşırlar. Interlökin ve interferon adlı kimyasal maddeler ise vücudun savunma gücünü arttırırlar. Savunma sisteminin bütünü zincirleme bir işleyiş içindedir. Etkene karşı savaş başarıya ulaştığında vücut normal işleyişine geri döner. Ama geriye etkenle mücadelenin izlerini taşıyan bir hücre grubu kalır ki bu hücre grubu aynı etken tekrar vücudu girdiğinde derhal aynı savunma gücünü ortaya koyar.
Bu karmaşık işleyiş T-Lenfositlerin bir alt grubunu oluşturan T-Yardımcı hücreleri ya da T4 hücreleri adı verilen hücreler tarafından yönetilirler. Çok yönlü savunma sistemi bu yönlendirici güç olmadan kumanda edilmeyen bir itfaiye ekibine benzer. T-Yardımcı hücreleri aynı zamanda savunma sisteminin normale dönüşünden de sorumludur. T-supresor hücreleri ya da T8 hücreleri adındaki diğer T lenfositler de savunma sisteminin gerektiği yerde frenlenmesine yardımcı olurlar.