Adjuvan Tedavisi: Radyoterapi ve Kemoterapi
Adjuvan tedavi deyimi ameliyata ek uygulanan bir ya da daha fazla tedavi için kullanılır (Adjuvan ne demek). Örneğin ameliyata ek olarak radyasyon ve/veya kemoterapi uygulanabilir. Kanser belirtisi yoksa, ama yinele-yebileceğine ilişkin belirtiler varsa, adjuvan tedavi önerilebilir.
Radyoterapi (Işın tedavisi)
Bu tedavide, kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili radyasyon parçacıkları kullanılır. Radyasyon tedavisi, barsak duvarının tamamını tutmuş ya da aşmış olan rektal kanserler için yapılan ameliyatların sonrasında veya öncesinde rektal tümörü küçültmek amacıyla da kullanılabilir. Kolon kanserinde radyasyon ender olarak kullanılır. Radyasyonun amacı primer tümör bölgesinde kanserin yerel olarak yinelemesini engellemektir. Radyasyon kemoterapiyle birlikte veya ke-moterapiye alternatif olarak kullanılabilir
Radyoterapinin olası yan etkileri. Radyoterapinin yan etkileri arasında yorgunluk, hafif deri iritasyonu, mide bulantısı, ishal, rektumda ve/veya idrar kesesinde iritasyon, barsak inkontinansı sayılabilir. Tedavinin ardından erkeklerde erektil işlev bozukluğu, kadınlarda da vajinal iritasyon veya yaralar görülebilir. Tedavi bittikten sonra yan etkiler azalabilir veya ortadan kalkabilir, ama bazı cinsel sorunlar, rektum ve idrar kesesiyle ilgili sorunlar kalıcı olabilir. Uzun vadeli etkileri arasında başka kanserlerin ortaya çıkması da söz konusu olabilmektedir, ancak bu tip olgulara oldukça ender rastlanır ve bu tip kanserlerin gelişimi onlarca yıl sürer. Kadınların ileride pelvik kırık riski artabilir.
Kemoterapi
Kemoterapi ilaçları kanser hücrelerini öldürür ya da bölünüp yayılmalarını önler. Bu ilaçlar ağızdan, damardan (I.V.) damla damla veya damara enjeksiyon yoluyla (intravenöz bolus) verilebilir. En iyi kemoterapi tedavisi diye bir şey yoktur. İlaçların kullanılma zamanı, şekli ve tipi her kolorektal kanserin ve hastanın özelliklerine bağlı olarak farklılık gösterir.
Kemoterapi ameliyattan sonra uygulandığında tüm kanser hücrelerinin öldüğünden emin olunmasını sağlar. Radyasyonla birlikte tedavinin etkisini artırabilir. Lenf nodlarında kanser olan evre III) hastalarda ameliyatın ardından kullanıldığında, ölme riskini üçte bir oranında azaltabilir ve kanserin yineleme riskini de %40 oranında azaltır.
Önceki tedavinin ardından kanserin yinelemesi söz konusu değilse evre I ve IFdeki kolon kanserlerinde genellikle kemoterapi kullanılmaz. Daha çok lenf nodlarını tutmuş evre III kanserlerde kullanılır. İlerlemiş evre IV kanserlerde ve ameliyatın bir seçenek olmadığı diğer kanserlerde kemoterapi yaşamı uzatmak, tümörleri küçültmek ve belirtileri azaltmak için palyatif tedavi amacıyla uygulanabilir.
Bilim insanları ve tıp uzmanları kolorektal kanser için kullanılacak kemoterapi maddelerini geliştirmek ve daha iyi duruma getirmek için gerekli araştırmaları aralıksız ve yoğun olarak sürdürüyorlar. Bugün kullanılan pek çok tedavi, ilaç tedavisinin etkisini en iyi düzeye çıkarmayı amaçlayan geniş kapsamlı klinik deneylerden elde edilen sonuçlara dayanıyor. İleri evrede kanseri olanlar, ileride daha güvenli ve daha etkili bir tedavinin önünü açacak bir klinik deneye kaydolabilir ve yeni ilacı deneme fırsatı yakalayabilirler.
Halen iki temel tip kanser ilacı var: Sitotoksikler ve biyolojikler. Sitotoksikler temel hücre bölünmesini engeller. Bunlar geleneksel kanser ilaçları olarak değerlendirilir. Bu ilaçlar arasında 5-flouroura-sil (5-FU)—genellikle gücünü artırmak için leucovorin ile birlikte verilir—irinotekan ve oksaliplatin yer alır. 5-FU yaklaşık 40 yıl önce geliştirildi; irinotekan ve oksaliplatin ise yeni geliştirilmiş ilaçlardır.
Biyolojik ilaçlar yeni sayılır. Bunlar genetik mühendisliği} ie hazırlanan, belli molekülleri “hedef” alan ve büyüme faktörleri üzerindeki iç kontrollerini yıkmak veya büyüme yeteneklerini kısıtlamak yoluyla hücrelerin kanser özellikleri kazanmasına neden olan kusurları düzeltmeye çalışan büyük proteinlerdir (antikorlar). Bu ilaçlar arasında epidermal büyüme faktörü reseptörünü (EGFR) hedef alan mo-noklonal antikor setuksimab ve vasküler endotelyal büyüme faktörünü (VEGF) hedef alan monoklonal antikor bevasizumab bulunur. Yakın bir zaman önce üçüncü tip monoklonal antikor, pamitumu-mab ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin onayını aldı. Setuksimab gibi panitumumab da EGFR’yi hedef alıyor, (bak. s. 80 “Kolorektal Kanserde Yaygın Olarak Kullanılan İlaçlar”).
Kemoterapi genellikle bir dizi başka ilaçla birlikte verilir. Buna rejim adı verilir ve tek ilaç kullanımına göre daha etkilidir (bak. s. 84 “Kolorektal Kanser Kemoterapi Rejimleri”). İlaç kombinasyonları ve zamanlamaları karmaşık olabilir ve her hasta için özel düzenlenir.
Bağışıklık sistemi uyaranları, aşılar ve gen bazlı tedaviler gibi yeni tedavi türleri üzerinde de çalışmalar sürdürülüyor. Bağışıklık sistemi uyaranları, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini işgalci olarak saptayıp yok etmesine yardım edecekler. Aşılar bireyi kansere karşı bağışık kılacak. (Yakın bir zaman önce rahim ağzı kanserini önlemek için geliştirilen bir aşı onay aldı.) Gen bazlı tedaviler, normal düzenleyici bir süreç olan hücre ölümünü engelleyen mutasyonlar başta olmak üzere, kansere neden olduğu bilinen mutasyonlara karşı etkide bulunacak. Hedeflenen bu tedavilerin kullanılmakta olan kemoterapi ilaçlarına göre daha az yan etkisi olabilir.
Kemoterapinin olası yan etkileri. Kemoterapi güçlü bir tedavidir. Kanser hücrelerinin gelişimini engellediğinden normal hücreleri de etkiler.
Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaca ve fizyolojinize bağlıdır. Kısa süreli etkiler arasında genellikle yorgunluk, mide bulantısı ve kusma, ishal, saç dökülmesi ve kan sayımı değerlerinde enfeksiyon riskini artıran bir düşüklük sayılabilir. Bu ilaçlar yaraların iyileşmesi, kanama ya da pıhtılaşma işlevlerini de bozabilir. Kemobeyin olarak da bilinen bulanık zihin haline de neden olabilir. Ayrıca, deride döküntü ve ağız yaraları da yaygındır.
Uzun süreli yan etkileri arasında sinirlerin, üreme organlarının ve karaciğer ve akciğer gibi diğer organların zarar görmesi sayılabilir.
Tedavinin Ardından Hastanın İzlenmesi
Ne yazık ki kolorektal kanser tedavisi mükemmel değildir. Kanserin yinelemesi kaçınılmaz olmamakla birlikte, yeniden ortaya çıkması ya da metastaz yapma riski büyüktür. Sonuç olarak primer tedavinin ardından tıbbi bakımınız devam eder. Düzenli kontroller elzemdir. Bunlar hekiminizin iyileşme sürecinizi kontrol etmesine olanak vermekle kalmaz, yineleme durumunda kanserin erken saptanmasını da sağlar.
Tedavi ve kontroller boyunca farklı merkezlerde veya farklı hastanelerdeki uzmanlara görünebilirsiniz. Tıbbi kayıtlarınızın ve belgelerin bir kopyasını kendiniz, aileniz ya da bakımınızla ilgilenenler için tutmanız yararlı olabilir. Bu kayıtlar arasında en azından sigorta numaranız, sosyal güvenlik numaranız, hekimlerinizin ve diğer sağlık uzmanlarının adlarıyla iletişim bilgileri bulunmalıdır.Yapılan testlerin ve sonuçlarının, ameliyatların ve diğer işlemlerin, reçetesiz ilaçlar ve vitaminler de dahil olmak üzere, almakta ya da almış olduğunuz tüm ilaçların ve dozlarının da kaydını tutmanız akıllıca olacaktır. Testlerinizin ve tıbbi raporlarınızın kopyasını almaya hakkınız vardır. Hastanedeki tüm tıbbi kayıtlarınızı görme ve kopyasını alma hakkına sahipsiniz (ancak fotokopilerin parasını vermeniz gerekebilir).