İyi de bu yoğun arzuya sebep olan ne ve ipleri tekrar nasıl elinize alabilirsiniz?
Pek çok kişinin işlerin midede gerçekleştiğini sanmasına rağmen, beyinde bulunan hipotalamus bölgesi baş roldedir. Vücudun enerji elde edebilmesinin yollarından biri, bazı besinlerin, kan şekeri olarak da bilinen glikoza çevrilmesidir.
Kan şekeri seviyeniz, gün içerisinde belli aralıklarla düşer ve bu da bazı hormonların salgılanmasına sebep olur. Bu işaretleri alan hipotalamus, sinir sistemini kullanarak ‘Beni besle’ mesajları göndermeye başlar.
Bu mesajın bir kısmı midenizdeki guruldamaya sebep olurken, diğeri de sizi ne yiyeceğinize doğru yönlendirir. Ancak yeme arzusunu başlatan tek neden fizyolojik değildir ki, çoğu kişinin normalde ihtiyaç duyduğundan daha fazla kalori almasının sebebi de budur.
Tat, koku, görüntü ve düşünce gibi psikolojik etmenler de yeme üzerinde etkilidir. Alışkanlıklar da gene aynı oranda önemlidir. Örneğin her sinemaya gidişinizde patlamış mısır yiyorsanız, yeni yemek bile yemiş olsanız, daha biletinizi alırken gene mısır alırsınız, çünkü böyle bir alışkanlık geliştirdiniz.
Kendinize bunun için bir mini test uygulayabilirsiniz: Bir öğün yemek yemeyin ve bunu izleyen bir-iki saat içerisinde vücudunuzun verdiği tepkileri gözlemleyin. Mideniz boşmuş gibi, ya da zayıf düşmüşsünüz gibi veya dikkatiniz dağılmış ya da yeme düşüncesinden başka bir şey düşünemez halde olabilirsiniz.
Bazılarında hafif bir baş ağrısı ya da mide bulantısı olabilir. Vücudunuzun açlığa verdiği tepkileri tanımaya başladığınızda, gerçek açlığı psikolojik açlıktan ayırt edebilir hale gelirsiniz ve bu durumda da fazladan aldığınız kalorilerin önüne geçebilirsiniz.
Bu kadar çabuk yükselen kan şekeri, yükseldiği hızda da düşer.Kan şekerindeki bu düşüş, açlığa benzer bir duygu yaratır. Mesela kepek ekmekli, beyaz peynirli ve içinde domatesle salatalık da bulunan bir sandviç yeseydiniz, çok daha yavaş sindirileceği için bu problemi yaşamayacaktınız.
Tabii kahvaltıda neyi yediğiniz kadar, ne miktarda yediğiniz de önemli. Kahvaltıyı bir dilim ekmekle geçiştirmeyin. Bu öğüne en az 400-500 kalori ayırmanız gereklidir.
Kan şekerindeki bir düşüş, aynı zamanda da kortizol adlı stres hormonunun salgılanmasına sebep olur ki bu da alınganlık ve sıkıntı gibi duygulara sebep olur. Ancak işin ilginç yanı, bu herkese olmaz, ancak bunun nedenleri bilinmiyor.
Eğer aceleyle, bir anda yemek yerseniz, vücudunuza, bu doygunluk sinyallerini göndermesi için yeterince zaman tanımamış olursunuz. Bu nedenle de normalde yiyeceğinizden daha çok yiyip, daha çok kalori alırsınız.
Ancak orta yoğunlukta bir egzersiz, aynı etkiyi yaratmaz. Ayrıca yemek ve atıştırma saatlerinizin de bu durum üzerinde etkisi vardır. Eğer öğlenden beri hiçbir şey yemediyseniz ve iş sonrasında egzersiz yapıyorsanız, çalışmadan önce bir şeyler atıştırmalısınız. Bir tane meyve bile yeseniz, bu, açlık hissinizi alır.
Eğer her gün bir önceki günden daha fazla yemeye başlayıp, bu yeme şeklini birkaç hafta devam ettirirseniz evet, mideniz genişler. Böylece genişleyen midenizi doyurabilmek için daha çok yeme ihtiyacı hissedersiniz.
Allahtan bu işlem tersine de işliyor, yani porsiyonlarınızı küçülterek midenizi eski ölçüsüne getirmeniz de mümkün.