Dünyada Okul Öncesi Eğitim Uygulamaları
A.B.D.’de Okul Öncesi Eğitimi Uygulaması
Bu ülkede 1933’e kadar okul öncesi kurumlan alt ve üst ekonomik topluluklara mensup insanların çocuklarına hizmet vermekte idi. Bu kurumlara “yuva” denilmektedir. Bu yuvalar gönüllü kuruluşlarca ya da mahallerde oluşturulan halk gruplarınca organize ediliyordu. Ayrıca anneleri çalışan çocuklarla ilgilenmek amacıyla ve daha çok fakir aile çocukları için hayır derneklerince açılıp işletilen yuvalar bulunuyordu. 1933’de ise federal hükümetin genel yardım ve iş bulma amacıyla Olağanüstü Federal İş Bulma Teşkilatı yuvaların açılmasına izin verdi. Bu program ve uygulamanın amacı bakılmayı gerektiren çocukların bakımı ve kalifiye öğretmenlere iş bulmaktı. Bu gibi okul öncesi kurumları yerel eğitim yönetimlerince kuruldu ve federal hükümetin verdiği paralarla da desteklenerek geliştirildi. Okul öncesi ile ilgili programa ilk yıl 37 eyalette başlanmış ve yuvalara 2-5 yaşları arasındaki çocuklar alınmıştır. Bu çocukların sayısı 64.491 olarak belirlenmiş; 1939’da ise 3000 yuvaya 75.000’den fazla çocuk katılmıştır.
Bütün dünyayı etkileyen İkinci Dünya Savaşı, A.B.D.’yi de her açıdan etkilemiştir. Savaş sırasında savaş sanayinde çalışabilecek kadın çalışanların sayısını artırmak ve çocuklarının okul ihtiyacını karşılamak için okullardaki mevcut uygulamalara ek olarak tersanelerde ve diğer sanayi tesislerinde yuvalar açılması istenilmiş ve açılmıştır. Bu okullarda verilmeye çalışılan yuva eğitimi yanında, günün daha uzun saatlerinde çocuk bakımı açısından da imkan sağlanmasına çalışılıyordu. Yani bir yerde bu uygulamaya uzatmalı çocuk bakımı demek mümkündür. 1945’te uzatmalı çocuk merkezlerinde 51.229 çocuk bulunduğu belirtilmektedir. Ancak 1946’da savaşın bitmesinden sonra federal yardım kesilince yuva ve çocuk merkezlerinin çoğu kapanmıştır. Federal yardımla yaşayan yuva ve bakım evleri yerel toplumlarda ilgi uyandırdığı ve birçok yerlerin yuvalar açtığı, yerel destek sağlandığı, ancak 2 ile 5 yaşları arasında bu okullara devam eden çocuk sayısının istenilen oranda olamadığı belirtilmektedir.
Bu ülkede anaokulları konusunda önemli gelişmeler olduğu belirtilmektedir. Anaokulu eğitimi genel olarak 5-6 yaş çocuklarına verilmekte olup 4 yaşındaki çocuklarda bu eğitime alındığı belirtilmektedir. Bu eğitime önem verilerek ilköğretime hazırlıklı olmak üzere birçok resmi ve özel anaokulu eğitim hizmeti vermektedir.
Bu ülkede 1950 yılında biri hariç olmak üzere, diğer bütün eyaletler yerel okul yöntemlerini resmi anaokulları açmak ve bu okullara yardım amacıyla yerel vergi fonlarını genişletmek konusunda yetki verdiği ve 29 eyaletin bu fonları kullanması için yetki verdiği; hiçbir eyalette yerel bölgeler anaokulu açmaya ve işletmeye zorlanmadığı; genellikle okul kurulunun bir anaokulu programı başlatması için yerel seçimde o okul bölgesinde oturan ve vergi veren vatandaşlara konuyu sunmasının istenildiği belirtilmektedir.
Yine bu ülkede anaokulları yarım gün eğitim yapmakta oldukları, yani çok kere sabahçı ve öğlenci olmak üzere ikili bir çalışma yapıldığı; programın çocuğun hazır oluşuna ve psikolojik ilkeye dayandırıldığı; son araştırmalara göre çocukların 6 yaşına gelmeden önce okumaya hazır olmadıklarını; bunun için kronolojik yaş yerine, zihin yaşının (zekâ yaşının) daha uygun bir dayanak olduğu; kimi birinci sınıflarda, formal okuma derslerine başlamadan önce, kimi çocuklara anaokullarının okuma öncesi yöntemlerinin uygulanması gerektiği tavsiye edilmektedir.
Anaokulları okumayı öğretmemekle birlikte, çocukların birinci sınıfın diğer alanlarına hazırlanmasına önem verildiği belirtilmektedir. Çocukların ilgi ve dikkatlerinin sürekli tutulması için, çok önem verilmesi gibi eski yöntemler yerine, kelime hazinesini geliştirme, kitap ve dergilere karşı ilgi uyandırma; söyleşi yöntemiyle konuşma eğitimi vermek; eşyaları saymak, takvim ve kitaplardaki sayıları incelemek, parmak boyası, kesme yapıştırma, resim yapma, elişi çalışmaları, tahta bloklar ve diğer eşyalar üzerinde çalışılarak el ve göz koordinasyonunu geliştirme uygulamalarının yapıldığı; sağlık kurallarına uyulmakta özen gösterildiği, öğlen yemekleri, kuşluk ve ikindi kahvaltılarına önem verildiği belirtilmektedir.
Vatandaşlık eğitimi konusuna da anaokulu programlarında çok önem verildiği; bir birey olarak her çocuğa değer verildiği gibi, başkalarının haklarına da önem ve değer verilmesi konusuna da özen gösterildiği; gözlemler yaparak ve hikâyeler anlatılarak çocukların hayal güçlerinin geliştirilmesine çalışıldığı; yaşlarına ve ilgilerine uygun kitapların bulundurulduğu; kitaplara karşı ilgi uyandırıldığı; araştırmaların anaokulu ve ilkokulun birinci ve ikinci sınıfların çalışmaları arasında yakın ilişki bulunduğu; anaokuluna devam eden bir çocuğun ilkokulun birinci sınıfına daha çabuk intibak ettiği daha sonraki okul hayatında da daha başarılı olabileceği belirtilmektedir.