Hücrelerin, serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunması için her gün sebze ve meyve tüketmelidir.
Konserve besinler değil, taze veya kurutulmuş olanlar tercih edilmelidir.
Sebzeler mümkün olduğunca çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmelidir. Çiğ ve taze sebzelerin sahip olduğu antioksidant özellik, pişirmeyle yok olur.Az pişirme beta karoten emiliminide artırır.
Margarin yağlar yerine hayvansal yağlardan, zeytinyağı, kanola yağı gibi sıvı yağlar tercih edilmelidir.
Kuru fasulye, nohut, bakla , bezelye, mercimek, yeşil fasulye, soya ve yulafta bol miktarda bulunan saponinler, antioksidant etki göstererek hücrelerde DNA mutasyonlarını önleyerek antikanserajön etki gösterir. Bu yüzden kurubaklagiller sıklıkla tercih edilmelidir.
Zeytinyağı en iyi antioksidant yağdır. Bol E vitamini sağlaması nedeniyle gençlik sağlar ve hastalıklardan uzak tutar.
Avakodo, kötü kolestrolü düşürerek, kalp hastalığı riskini azaltır.
Demir, kırmızı kan hücrelerimizde oksijen taşıyan hemoglabin ve kaslarımızdaki miyoglabin proteinlerinin yapısında yer alır.En çok bulunduğu besinler, ciğer, yumurta sarısı, kırmızı etler, nohut, mercimek, balık, istiridye, yeşil yapraklı sebzedir.Eksikliğinde kansızlık ve bağışıklık sisteminde bozukluk oluşur.Ancak demir fazlalığı vücüdumuzda aynen paslanma benzeri oksitlenme yaparak, damar sertliğine ve tüm vücut hücrelerinin erken yaşlanmasına, yağlanmasına neden olur. Bu nedenle demir prepatları doktor kontrolünde alınmalıdır.
Beyaz unlu gıdalar, beyaz ekmek, pirinç, patates ve tüm şeker katkılı gıdaların glisemik indeksi yüksektir. Buda erken yaşlanmaya sebep olur. Beyaz pirinç yerine posa bakımından zengin esmer pirinç yada bulgur pilavı tercih edilmelidir.
Not; Hangi tedavi yöntemini uygularsak uygulayalım kişinin iyi olacağını bilmesi, kullanacağı maddeyi sevmesi ve onun kendisi için bir şifa kaynağı olacağına inanması çok önemlidir. Bedenimizin değerini çok iyi bilmeli ve kendimize bakmak için hasta olmayı beklememeliyiz.