Konu ile ilgili bir açıklama yapan Dr. Dalva, prostat kanserinin genellikle yaşam tarzı, diyet alışkanlıkları ve çevresel faktörlerle ilişkili olduğunu söyledi. Dalva, bu durumun prostat kanseri olan ya da risk altındaki hastalar için önem taşıdığını ifade etti.
Dalva, “Risk faktörlerinin belirlenmesi bu hastalığın önlenmesi bakımından bilhassa ailede prostat kanseri olan yüksek riskli hastalarda büyük önem taşımaktadır” dedi.
Geniş kapsamlı çalışmaların, IGF-1 (insülin benzeri büyüme faktörü) hormonu yüksek olanlarda prostat kanserine daha sık rastlandığını belirten Dalva, genellikle diyetle aşırı miktarda et ve süt ürünü tüketenlerde kanda IGF-1 düzeyinin yükseldiğini dile getirdi. Dalva, şöyle devam etti;
“Halbuki taze meyve ve sebze ile beslenen vejetaryenlerde bu hormon düzeyi düşük kalmaktadır. Oxford Üniversitesinde yapılan çalışmada, IGF-1 düzeyi en yüksek olan grupta en düşük IGF-1 düzeyi saptanan gruba göre yüzde 40 daha fazla prostat kanserine rastlanmıştır. Ayrıca IGF-1 düzeyi yüksek olan grupda daha sık metastaza rastlanmıştır. Genellikle et ve süt ürünleri IGF-1 düzeyini yüzde 15 artırmaktadır”
IGF-1 hormonunun normalde hücre büyüme ve ölümünde kritik role sahip olduğunu bildiren Dalva, çocukların büyüme ve gelişmesinde IGF-1’in önemli bir hormon olduğunu, fakat yetişkinlerde programlı hücre ölümünü engelleyip tümörün oluşum ve yayılmasını provake etttiğini söyledi.
Dalva, laboratuar çalışmalarında IGF-1’ in hücre büyümesini hızlandırdığını vurguladı. Dalva, IGF-1 hormonunun prostat kanserinin gelişiminde önemli role sahip olsa da IGF-1’ in normal olduğu hastalarda da prostat kanserinin geliştiği göz önüne alındığında, prostat kanserinin erken tanısı için sık kullanılan Prostat Sfesifik Antijen (PSA) testinin yerini almasının uygun olmadığını savundu.
Dalva, prostat kanserinin kanser ölümleri arasında ikinci sırayı alan önemli bir kanser olduğunu ve erkeklerin korkulu rüyası haline geldiğini belirtti. Dalva, “Prostat kanseri riskleri arasında yaş ailede prostat kanseri öyküsü olması etnik yapı sayılsa da obesite ve kanda yüksek insülin düzeyi de önemli etkenler arasındadır. Yüksek insülin düzeyi ile aşırı kilolu olma prostat kanserinden ölüm riskini 4 kez artırmaktadır. Bu şekilde uygun diyet uygulanması modifiye edilebilir risk faktörlerini önemli ölçüde azaltmaktadır” diye konuştu.
Prostat kanseri olan ya da risk altında bulunan hastalara çeşitli önerilerde bulunan Dalva, hastaların kesinlikle kilo vermelerini spor yapmalarını, katı yağ kullanmamalarını istedi. Dalva, hastaların etten ve süt ürünlerinden fakir bir diyet uygulamalarını, mümkün olduğunca taze meyve ve sebze içeren diyet uygulamaları gerektiğini kaydetti.
Kaynak: Hastane.com.tr