Sivilce Ve Siyah Noktalarınızdan Kurtulun
Akne, dermatologların en sık tedavi ettiği hastalıkların başında gelir. Ergenler ve genç erişkinlerin büyük bir çoğunluğu akne nedeniyle doktora gitmektedir. Akne her ne kadar dönemsel olması dolayısıyla bazı hekimlerce fizyolojik olarak dahi algılanabilmekteyse de; özellikle sosyal olarak kabul görme ihtiyacının en fazla olduğu ergen hastalar için fizikselden öte ruhsal bir problemdir.
Akne tekdüze bir tablo olmayıp “Komedon” adı verilen siyah ve beyaz noktalardan iltihaplı kistlere uzanan bir spektrumdan oluşur. Farklı şiddetteki aknede farklı tedaviler uygulanmaktadır. Akne, kıl folikülleri yani gözeneklerin bir hastalığıdır.
Akne Tedavisinde Temel İlke Derinin Üst Tabakasının Soyulmasıdır
Akne ve komedonları olan kişilerdeki yanlış kanılardan biri iltihapların “kirlilik” sonucu veya dış ortamdaki bakteriler sonucu oluştuğudur. Dolayısıyla cilt temizleme ürünlerinin aşırı kullanımına sık rastlanır. Bazen ciltte fazla olduğu hissedilen yağın sürekli aşırı derecede azaltılmaya çalışılması tepkisel bir aşırı yağlanmayla sonuçlanmaktadır. Akne tedavisindeki temel ilke derinin üst tabakasının soyulmasıdır.
Gözenek ağızlarının serbestleşmesi komedonları ortadan kaldırır ve aknenin iltihaplı elemanlarının oluşmasını engeller. Soyma işlemi için salisilik asit, retinoik asit, meyve asitleri gibi çeşitli asitler kullanılır. Soyma işlemleri hastanın cilt tipine ve komedon yoğunluğuna göre değişir.
Makyajınıza Dikkat Edin!
Gözenekleri serbestleştirici tedavi yapılırken, hastaların özellikle tıkayıcı nitelikte makyaj yapmamaları gerekir. İdeal olan hiçbir ürün kullanmamaktır ancak kamuflaj ihtiyacı genellikle çok yoğun ise nadiren su bazlı sıvı fondötenler kullanılabilir. Özellikle parçacıklı pudralar (ışıltılı ürünlerde mika tozları bulunur) kesinlikle kullanılmamalıdır.
Yanlış davranışlardan biri de aknelerin ve özellikle komedonların sıkılmasıdır. Her ne kadar yandan basınç uygulayarak gözenek içeriğinin dışarı çıkarılması amaçlanıyorsa da, içeriğin bir kısmı derinin daha derin tabakalarına doğru itildiğinden daha derin sivilce oluşmasına yol açabilmektedir.
Ayrıca özellikle pigmantasyona meyilli olan koyu tenli kişilerde akne ve komedonlara tahriş edici girişimlerde bulunmak iz kalmasına neden olmaktadır. Komedonlar hekim tarafından, folikül içeriğinin tam çıkarılmasını sağlayan özel bir alet ile temizlenebilir. Soyma dışında yağ miktarını, bakterileri ve “inflamasyon” denen yangılı doku yanıtını azaltmaya yönelik tedaviler gerekli durumlarda kullanılmaktadır. Düşük doz antibiyotikler günümüzde daha hafif olgularda dahi tercih edilmektedir.
Doğal Yağları Gönül Rahatlığı İle Tüketebilirsiniz
Gıda ile aknenin ilişkisi net olarak bilimsel bir destek bulamamıştır. Ancak hastaların kişisel olarak özellikle kendilerinde akne oluşumuna neden olduğunu bizzat gözledikleri bir gıda maddesi var ise onu tüketmeyebilecekleri söylenebilir.
Beslenme ile alınan yağların derideki yağ bezlerinde üretilen yağlara olan katkısı çok az olduğundan genel inanışın aksine yağlı gıdaların tüketiminde özel bir kısıtlama yoktur.
Doymamış yağ asitleri içeren gıdaların (Balık yağı, avokado, zeytinyağı, ceviz, vs.) tüketimi ciltteki yağ üretiminin dengesi için gerekli olan yağları içerdiğinden olumlu etkileri bulunmaktadır. Son yıllarda kabul görmeye başlayan bir görüşe göre; özellikle kadınlarda glisemik indeksi ve yükü yüksek gıdaların yoğun tüketimi yağ bezlerini olumsuz etkilemektedir. Rafine ürünler, şekerli ve unlu gıdalar bazı kişilerde akneye neden olmaktadır.
Kaynak: Hastane.com.tr