Şişmanlığın Tipleri
Şişmanlık ortaya çıktığı yaşa göre: 1) Çocukluk yaşlarında başlayan ve yağ hücrelerinin sayıca çok olması ile karakterize “Hiperplazik tip” şişmanlık, 2) Erişkin yaşlarda başlayan yağ hücrelerinin sayıca çoğalmayıp yalnızca irermeleri (hipertrofisi) ile karakterize olan “Hipertrofik tip” şişmanlık olarak tiplendirilmiştir.
Bazı araştırıcılar, çocukluk yaşlarında gereğinden fazla kalori almanın yağ hücrelerinin çoğalmasına neden olarak Hiperpazik veya Hiperplastik şişmanlığa neden olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu tip şişmanlığın tedaviye dirençli olduğu, hatta imkansız olduğu iddia edilmistir. Fakat yağ hücrelerinin sayısında büyük yanılmaların olabileceğinin anlaşılması ve çocukken şişmanlayanların sonradan çoğu kez zayıflamaları bu iddiaları zayıflatmıştır.
Erişkin yaşta ortaya çıkan şişmanlıkta yağ hücreleri sayıca artmamış fakat büyümüş ve irileşmişlerdir.Bu tip şişmanların daha riskli olmalarına rağmen kilo vermelerinin daha kolay olduğu söyleniyor. Ama bugün her iki tip şişmanlığın da riskli olduğu ve her iki tipin kilo vermesinin mümkün olduğu bilinmektedir. Hangi tip olursa olsun şişmanlık hoş karşılanmamaktadır.
Şişmanlık ayrıca vücutta yağ birikiminin lokalizasyonuna göre de tiplendirilmiştir. Birinci tipte yağ karında ve göğüste birikmiştir. Erkek tipi (Android tip) şişmanlık adını alır.Bel / kalça oranı erkekte 0,9’un, kadında 0,8’in üzerindedir. İkinci tipte yağ kalça ve uylukta toplanmıştır. Bu tip “gynoid tip” şişmanlıktır. Obezite Forum.
Android tip şişmanlıkta hipertansiyon, diabetes mellitus, hiper-trigliseridemi, arteriosklerotik koroner arter hastalığı ve felç, gynoid tip şişmanlığa oranla sık olarak rastlanmaktadır.
Şişmanlıkta Endokrin ve Metabolik Değişiklikler:
Şişmanlarda metabolizmanın düşük olduğuna dair bir kanıt yoktur.
Şişmanların eritrosit sodyum pompası aktivitesinin %20 kadar daha düşük olduğu, daha az ısı ürettiği ileri sürülmüştür. Sodyum pompa aktivitesinin düşüklüğü, hücre içi sodyum pompası az ısı üretiyorsa, hipotalamik merkezler, soğuk ortamın iştah açıcı etkisine maruz kalmış gibi olabilir. Bu durum, fazla yemek yemeğe neden olabilir. Bazı kimselerin kolay kilo alma eğilimi ve şişmanlıkta hipertansiyonun sık olarak gelişmesi bu husustaki açıklamaya katkıda bulunabilir.
Şişmanlıkta serbest yağ asitleri artmıştır. Şişmanların yakıt olarak glukozu kolay kullanamaması sonucu yağ yakıtına kayma olarak değerlendirilebilirse de, doğrudan yağ kitlesinin artışına da bağlı olabilir.
Şişmanlarda trigliseridler hafifçe yüksektir. Bu yükseklik karbonhidrat toleransı azalmış şişmanlarda daha belirgindir. Kolesterol düzeyi çoğu kez normaldir. Yüksek dansiteli lipoproteinler ve HDL kolesterol azalmıştır. Yüksek dansiteli lipoproteinlerin kolesterol temizleyici ve aterosklerozdan koruyucu etkisi daha iyi bilindiğinden, bu düşüklük şişmanlarda ateroskleroza yatkınlığı açıklar.
Şişmanlarda diabet 4 kez daha sıktır. Periferik glukoz kullanımı zorlaşmıştır. Bazal ve postglukoz plazma insülin düzeyleri şişman olmayanlara göre yüksektir.Ekzojen insüline karşı da direnç vardır. Kilo vermekle, bu periferik direnç azalır. Periferik insülin duyarlılığı artar, insülin düzeyleri normale döner. Glukoz toleransı bozulmuş ise normale döner. Yağ ve kas dokusundaki insülin reseptörleri artar.
Şişmanlarda yağ dokusunda androjenlerin östrojenlere dönüşümü artar, östrojen düzeyi artar ve erkekte östrojen/testesteron oranı artar. Bu da arteriyoskleroz riskini artırabilir. Ancak kadınlar için yağ dokusunun yaran olabilir. Hemen hiç derialtı yağ dokusu olmayan balerin, atlet gibi kadınlarda sürrenal androjenlerinin östrojene çevrilmemesi sonucu adet bozuklukları ve infertilite gözlenebilir. Şişman erkeklerde prolaktin düzeyinin normalden yüksek olabildiği, bunun cinsel gücü azaltabileceği gibi, bu fazlalığın östrojen fazlalığına bağlı olduğu da bildirilmiştir. Obezite Risk.