Temel Alerji Çeşitleri
Alerji denince çoğu kişinin aklına hemen saman nezlesi gelir. Yaygınlık bakımından saman nezlesi açık ara önde olduğundan, bu normal bir durumdur. Ama lateks eldiven kullanmaktan arı sokmasına kadar hemen her şey alerjik tepkiye yol açabilir. Sonuç olarak bir alerjiler dünyasının içindeyiz. Temel alerji gruplarını ilerleyen bölümlerde teker teker ele alacağız. Aşağıda bunların kısa bir özetini bulacaksınız.
Saman nezlesi. Bu terimin tıbbi adı alerjik rinittir ve alerjik nezle olarak da bilinir. Solunum yoluyla alınan alerj enlerden kaynaklanır; hapşırma, burun akıntısı, gözlerde kaşınma, burun tıkanıklığı gibi sıkıntı verici belirtilere yol açar.
Alerjik rinitin iki temel tipi vardır: Mevsimsel ve mevsimsel olmayan (pereniyal). Mevsimsel rinitte alerjik tepkiler yılın belirli zamanlarında ortaya çıkar. Örneğin polen yoğunluğu arttığında ya da havada çok fazla küf bulunduğunda, mevsimsel alerjiler de tırmanışa geçer.
Mevsimsel olmayan rinit yıl boyunca sürebilir. Çünkü alerjiden sorumlu alerjen hiç yok olmaz. Örneğin, toz akarları denen mikroskobik parazitler yılın 365 günü evinizden eksik olmaz. Bunların salgıları bazı kişilerde polene ya da küfe verilen tepkilerin aynısına yol açar. Kimileri kedi, köpek gibi ev hayvanlarının (ayrıca insanların) her zaman çevreye saçtıkları kıl-deri döküntülerine karşı çok duyarlıdır. Bazı kişiler daha nahoş şeylere, özellikle sivrisinek ve hamamböceklerinin tükürük ve salgılarına karşı alerjik tepkiler gösterebilir.
Alerjik nezlenin iyi yanı genellikle denetim altına alınabilmesidir. Evinizde sorun yarattığı anlaşılan bir şeyi ortadan kaldırabilir ya da daha az temas edilecek duruma getirebilirsiniz. Örneğin, beslediğiniz hayvanla geçirdiğiniz süreyi kısaltabilir, bulunduğunuz odalardaki polen ya da küf miktarını azaltabilirsiniz.
Astım. Bu durum özellikle çocuklarda yaygındır. Nedeni tam olarak bilinmiyorsa da, alerjilerle ve birçok vakada muhtemelen genetik yapıyla çok yakından ilişkilidir. Saman nezlesine yol açan küf, polen ve ev hayvanlarının kıl-deri döküntüleri gibi birçok şey astım atağını tetikleyebilir. Bu durum geliştiğinde, akciğerlerdeki geçitler şişip daralır. Bunlar aynı zamanda mukusla dolar. Dolayısıyla solunum son derece güçleşir.
Neyse ki, alerjenden sakınmayı bilir ve doğru ilaçları kullanırsanız, astımı denetim altına alabilirsiniz. Astım ciddi bir hastalıktır; ama sürdürdüğünüz hareketli yaşama son vermeniz gerektiği anlamına gelmez.
Besin alerjileri. İyi bir akşam yemeğine kötü bir tepki vermekten fenası yoktur. Besin alerjileri mide spazmları, bulantı, ishal, kusma, kurdeşen, hışıltılı soluma ve hatta astım atakları gibi belirtilere yol açacak ciddiyette olabilir. Ama gerçek besin alerjileri aslında çok ender görülür. Sıkıntı yaratan tepkilerin çoğu bulaşık yiyeceklerin ya da vücudun sindiremeyeceği besinlerin yenmesinden (besine tahammülsüzlük) kaynaklanır. “Besin zehirlenmesi” ve besine tahammülsüzlük sonucunda korkutucu belirtiler gelişse de, bunların histamin salınmasıyla, dolayısıyla alerjilerle bir ilişkisi yoktur.
Bazı kişilerde belirli yiyecekler alerji oluşturur. Besin alerjilerinin çoğu yerfıstığı, buğday, soya ürünleri, yumurta akı ve inek sütünden kaynaklanır. Bu alerjilere genellikle laboratuvar incelemeleri yaparak ya da “eleme yöntemiyle beslenme programı” uygulayarak, yani düzelme olup olmadığını belirlemek için bazı besinleri dışlayarak tanı konur.
İlaç alerjileri
En yaygın ilaç alerjisi penisiline karşı gelişir; ama kişiye göre her ilaç alerjik tepkilere yol açabilir. Bu ilaçların başlıcaları antikonvülzanlar (havale ilaçları), ensülin ve lokal anesteziklerdir. Besinlerde olduğu gibi, ilaca karşı tepkilerin de çoğu gerçek alerjilerle ilişkili değildir. Örneğin, milyonlarca kişi aspirine tahammülsüzlük gösterir. Bu kişilerde kurdeşen dökme ve hışıltılı soluma gibi alerjiye benzer belirtiler gelişebilir; ama alerjik tepki ortaya çıkmaz.
İlaç alerjilerinin çoğu hafiftir. Deri döküntüsü en sık rastlanan tepkidir ve yaygın kullanılan alerji ilaçlarıyla tedavi edilebilir. Bazen durum denetimden çıkar ve gelişen tepkiler çok ciddi boyutlara varır. Bu nedenle ilaç alerjilerine karşı uyanık olmalı, hekiminizi de mutlaka bilgilendirmelisiniz.
Böcek ısırması ve sokması
Sivrisinek sokması çoğumuzu kaşındırır, arı sokması da canımızı acıtır. Ama her yüz kişiden bir-iki kişide böyle olaylar çok ciddi sonuçlar doğurur. Şiddetli alerjik tepkilerin başında öldürücü anafilaksi gelir. Böceğe alerjisi olanlar yanlarında acil ilkyardım ilacı taşımalıdır. Zaman yitirmeden yapılacak bir adrenalin iğnesi, anafilaksi gelişmeden alerjik tepkiyi engelleyebilir.
Temas dermatiti
Deri alerjisi olarak da bilinen temas dermatiti bazı maddelerle temas sonucunda gelişir. Örneğin, bitkilerden sümbül, lalenin özellikle soğanı, bamya, ağaç kabuklarındaki likenler (ortak yaşayan yosun ve mantarlar), sarımsak, ayrıca ısırganotunun yakıcı tüyleri de alerjik tepkilere yol açar.
Deri alerjileri yalnız bitkilerden kaynaklanmaz. Takılarda, kemer tokalarında sık kullanılan nikel gibi metaller alerji yapabilir. Tıpkı eldivenlerde kullanılan lateks gibi. Makyaj malzemeleri, saç boyaları ve hatta deodorantlar bile bazı kişilerde deri döküntülerine yol açabilir. Deri alerjisine bağlı döküntüler genellikle geç tepkilerdir; ortaya çıkmaları için alerjenle temasın üstünden 24-48 saat geçmesi gerekir.
Atopik dermatit
Egzama olarak da bilinir. Bu deri sorunu gerçek bir alerjik tepki değildir. Ama atopik dermatitlilerden yüzde 70’inin ailesinde, solunum ya da beslenme alerjisi öyküsü bulunur. Egzamalı çocukların yaklaşık üçte birinde saman nezlesi ve diğer solunum alerjileri gelişir.
En yaygın alerjilerden söz ettiğimizi yine hatırlatalım. Unutmayın ki hemen her madde birilerinde alerjiye yol açabilir. Ama saman nezlesi gibi solunum alerjileri kıyas kabul etmez bir yaygınlığa sahiptir. O nedenle solunum alerjileri ayrıntılı bir incelemeyi hak ediyor. Bilinen hikâye. Güzel bir nisan günü. Kuşlar cıvıldıyor. Hava mis gibi. Bitkiler çiçeğe durmuş. Sizi bekleyen ise bahar heyecanı yerine saman nezlesiyle sulanmış gözler.