Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Ayşe Korkmaz, açlık hissini dindirmek için posa içeriği yoğun olan tahıllar, taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve fındık, fıstık, tahin, helva, susam gibi vücudun enerji ihtiyacını karşılayan besinlerinin tüketilebileceğini belirtiyor.
Zaman zaman daha sofradan kalkarken acıktığınızı hissettiğiniz oldu mu? Hatta ‘Yoksa midemde bir sorun mu var?’ dediğinizi duyar gibiyiz. Kendinizi suçlamadan önce öğünlerinizde tükettiğiniz yiyecek ve içecekleri gözden geçirmenizde yarar var. Vücudumuzun besin alımımızı kontrol eden mekanizma beynimizde, hipotalamus adı verilen bir bölgedir. Hipotalamus da iki bölgeye ayrılmaktadır. Bir tanesi açlık merkezi, bir tanesi de tokluk merkezidir. Bu bölgelerden salgılanan hormonlar, kişilerde besin alımını artırmak ya da azaltmak şeklinde etki göstermektedir.
Örneğin:
Norepinefrin: Protein alımını azaltır, karbonhidrat alımını artırır.
Dopamin: Karbonhidrat alımını azaltır.
İnsülin: Besin alımını artırır.
Glukagon: Besin alımını azaltır vb.
Aynı zamanda stres anında iştah artıran hormonların salgılanmasında da artış olmakta ve bununla birlikte besin alımı da artmaktadır.
Genel olarak besin alımı ile ilgili olarak beynimizde meydana gelen olaylar bu şekildedir. Bununla birlikte besinlerin içerisinde bulunan bazı maddelerin de kişilerde tokluk hissi yarattığını söylemek yukarıdaki bilgiler doğrultusunda daha doğru bir ifade şekli olacaktır.
Besinlerin içinde tokluk yaratan etkilerini
1- Posa içeriği
2- Yağ içeriği
3- Besinlerin glisemik indeksi(cevapları) şeklinde sınıflamak mümkündür. Bu etkilerin nasıl olduğunu tek tek incelemek gerekirse;
1-Besinlerin posa (lif) içeriği
Posayı, besinlerin bağırsaklar tarafından sindirilemeyen kısmı olarak tanımlamak mümkündür. Suda çözünürlük yönünden; çözünür posa ve çözünmeyen posa diye ikiye ayrılır. Tahıllar, taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller posadan zengin besinler arasında sayılmaktadır. Diyette posa alımının artırılmasının besin alımını azaltma yönünde etki gösterdiği söylenmektedir. Posanın sindirilmesi ve vücuttan atılması daha uzun sürede olduğu için kişide daha uzun bir süre tokluk hissi yaratmaktadır. Tabii ki burada unutulmaması gereken bir nokta ise kişinin posadan zengin bir beslenme uygulamasına engel olabilecek herhangi bir sağlık sorununun olmamasıdır. Örnek olarak; ishal, ülseratif kolit vb.
2- Besinlerin yağ içerikleri
Yağlar vücudumuzun en ekonomik enerji kaynağıdır. Enerji ihtiyacımızın ortalama olarak %25 – 30’unu karşılamaktadırlar. Aynı zamanda yapısı nedeni ile kişide tokluk hissi yaratırlar. Yağ içeriği yüksek besinle arasında, yağlı tohumlar (fındık, fıstık gibi), sıvı ve katı yağlar, tam yağlı et, tahin, helva, susam gibi besinler sayılabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki fazla yağlı besin tüketimi beraberinde bazı hastalıkları getirmektedir. Kalp ve damar hastalığı, şişmanlık gibi… Bu nedenle yağ içeriği yüksek olan besinler tüketilirken dikkat edilmelidir.
3-Besinlerin glisemik indeksi
Glisemik İndeks (G.İ.); besinlerin yenildikten sonra gösterdikleri glikoz yanıtın (kan şekeri üzerindeki etkisi) beyaz ekmeğe göre değerlendirilmesidir. Beyaz ekmek standart 100 olarak kabul edilir. Diğer besinlerin değerleri buna göre değerlendirilir. Bir hesaplama sonucunda düşük puanda olan besinlerin glisemik indeksi düşük demektir. Yani kişinin kan şekerini daha az etkilemekte ve bu nedenle daha az besin alınmasını sağlamakta ve kişide tokluk hissi yaratmaktadır. Posa oranı yüksek olan besinlerin glisemik indeksi düşüktür. Bu nedenle bu besinler daha uzun süre tokluk hissi yaratmaktadırlar. Basit karbonhidrat olarak adlandırılan bal, reçel, pekmez, şeker gibi besinlerin G.İ.’i yüksek olduğu için kana çabuk karışmakta ve daha sonra tekrar kişide açlık hissi uyandırmaktadır.