Ağız yaraları son derece rahatsız edicidir. Hemen her yaşta görülebilen ağız yaraları, ağız içinde bulunan mikropların ve mantarların dengesinin bozulmasından oluşur ve ülserleşebilir. Ağızdaki dişler ve takma dişler de ağız mukozasını tahriş ederek sorunlara sebep olurlar. Bunların dışında bazı kan hastalıkları ve kullanılan ilaçlar da yine ağızda yaraların oluşumuna sebeptir.
Ağız içinde en çok görülen, aftöz somatit ve genel tabir ile bildiğimiz uçuklar (herpes), ağız içine kenarları belirgin yuvarlak ya da oval biçimli ve bir kaç tane olabilen yaralardır. Virüs sebepli olduğundan ağız yaralarının kesin bir tedavisi yoktur. B ve C vitaminleri ile Antibiotik ve Antimikotik (Tetrasiklin, Misteklin) ve kortizon verilebilir.
Genelde bebeklerde görülen ve pamukçuk olarak tabir edilen tıp uzmanlarınca da moni-liasis ya da müge denilen ağız hastalıklarıdır. Pamukçuk ise gebelik döneminde anneden bebeğe geçen mantarlar sonucu yenidoğan ve çocuklarda görülür. Tedavi olarak; antimikotik adı verilen (Nystatin) ya da jansiyon moru (violet de gentiane), metilen mavisi (blue de methylen) ilaçları uygulanır.
Dilde gelişen yaralar ise tüberküloz, lösemi, difteri ve frengi hastalıklarında karşılaşılan yaralardır. Dildeki iltihaplanmalar ve ağrı da genellikle demir eksikliği sonucu kansızlık ve şeker hastalıklarında oluşur. dil üzerindeki beyaz ve çatlaklı oluşumlar ise kanser öncesi hastalık olarak kabul edilen lökoplaziyi işaret ediyordur. Dilin ön kısımlarında kenarlarda sert yüzeyde açılan yaralar ise dil kanserinin başlangıcı sayılabilir bu nedenle kesinlikle ihmal etmeden doktora danışmakta fayda vardır.