Ulusal Üreme Tıbbı ve Tüp Bebek Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı, erkek kısırlık olgularında spermin üretim ve olgunlaşma bozukluklarının en çok rastlanılan sorun olduğunu dile getirdi.
ANKARA – Hacettepe Üniversitesi Kadın Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yaralı, kısırlık anlamına gelen “infertilite”nin, bir yıl süreyle korunmaksızın düzenli ilişkide bulunulmasına rağmen gebe kalınamaması olduğunu söyledi.
Kısırlık problemi ile başvuran çiftlerde, bunun nedenini açıklamaya yönelik bazı tetkikler yapıldığını anlatan Prof. Dr. Hakan Yaralı, erkeğin sperminin analiz edildiğini, kadının ise rahim ve tüplerin geçirgenliğini değerlendirmek amacıyla rahim filminin çekildiğini belirtti.
Son 25 yılda kısırlık tedavisinde önemli gelişmeler meydana geldiğini anlatan Yaralı, bu süre zarfında hastaların yardımcı üreme tekniklerine ulaşımında kolaylıklar yaşandığını söyledi.
1990”ların başındaki gelişmelerin uzmanları daha çok şiddetli erkek kısırlığına ve ağır sperm sorunu olan çiftlere yönelttiğini bildiren Yaralı, “Erkek kısırlık olgularında spermin üretim ve olgunlaşma bozuklukları en çok rastlanılan sorundur. Üretim bozukluğu,sperm sayısı ile ilgili olabileceği gibi kadın yumurtasının döllenmesini engelleyen sperm hareketlerinin zayıflığı veya sperm şekillerinin anormalliği ile de ilgili olabilir” diye konuştu.
Erkek kısırlığı ile ilgili tedavilerdeki gelişmelerin, yardımlı döllenme veya mikroenjeksiyon tekniklerini ortaya çıkardığını kaydedenYaralı, 1992 yılında ortaya çıkan “intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu” adı verilen yöntemle arzulanan başarı seviyelerine daha da yaklaşıldığını belirtti.
Yaralı, bu teknikte, kadından elde edilen bir yumurtaya eşinden elde edilen bir adet spermin enjekte edildiğini, dolayısıyla bir adet spermin bile çiftin çocuk sahibi olabilmesi için yeterli olabildiğini bildirdi.
Bunun ülkede halen en yaygın olarak kullanılan teknik olduğunu belirten Yaralı, yöntemin sadece sperm sorunu olan çiftlerde değil, yüzde 55”leri bulan gebelik oranlarıyla diğer kısırlık problemi bulunan çiftlerde de uygulanabildiğini anlattı.
Yaralı, “Teknik, günümüzde şiddetli erkek kısırlığında alternatifi olmayan bir tedavi yöntemi haline gelmiştir. Ancak yöntemin tarifinden de anlaşılacağı gibi başarılı bir dölleme için en azından bir adet olgun sperm hücresine ihtiyaç vardır. Menide hiç sperm hücresi bulunmaması olarak tarif edebileceğimiz ‘azospermi” durumunda ise cerrahi sperm elde etme yöntemleri gündeme gelmektedir” diye konuştu.
Bu yöntemler arasında da en çok “TESE” adı verilen tekniğin kullanıldığını bildiren Yaralı, bu teknikte testislerden açık cerrahi yöntemlerle biyopsiler alındığını, bu biyopsilerin mikroskop altında incelenerek olgun sperm elde edilmeye çalışıldığını söyledi.
Yaralı, bu hastalardan sperm elde edilmesi halinde, daha önce sözünü ettiği enjeksiyon yöntemi uygulanarak yüzde 55”lere ulaşan gebelik oranlarına ulaşıldığını belirtti.