Ağrı Yönetimi
Tıpta, son yıllarda görülen büyük gelişmelere karşın, ağrı önemli sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, her yıl ağrı yüzünden 700 milyon iş günü kaybolmakta ve bu durum 60 milyar dolar zarara yol açmaktadır.
Ağrı araştırmaları ve tedavisinde görülen yetersizlikler, ağrının sorun olmasına ve olumsuz bir deneyim olarak kalmasına neden olmuştur. Bilinen ağrı kontrol yöntemlerinin yetersiz ya da yanlış uygulanması, ağrıyla ilgilenen araştırmacılar ve sağlık bakım ekibinin görüş alışverişi ve iletişim eksikliği ağrı tedavisinin istendik düzeyde uygulanmasına engel oluşturabilmektedir.
Dinamik bir süreç olan ağrı yönetiminde ilaçlar, cerrahi girişimler ve ilaç dışı yöntemler kullanılmaktadır.
İlaçlarla Ağrı Yöntemi
Ağrı tedavisinin amacı yan etki görülmeden ya da minimal yan etki ile ağrının maksimal düzeyde giderilmesidir.
Ağrının ilaçla kontrolünde endojen algojenik maddelere karşı bunların sentezini inhibe eden ya da ağrı duyusunun beyne iletilmesini bloke eden maddelerin kullanılması şeklinde bir yaklaşım söz konusudur.
İlaçlarla Ağrı Yönetimi İlkeleri
İlaçlar etkili dozda kullanılmalı,
Narkotik korkusundan vazgeçilmeli,
Analjezikler “gerektiğinde” değil “saatinde” uygulanmalı,
İlaç dozu hastanın gereksinimine göre bireyselleştirilmeli,
İlacın etkisi değerlendirilmeli, eğer etkili değilse plan modifiye edilip, yeniden değerlendirilmeli,
Doz, ağrının süresine ya da alışkanlığa göre değil, ağrının şiddetine göre ayarlanmalı,
Hasta için en uygun verilme yolu kullanılmalıdır.
Ağrının ilaçla tedavisinde narkotik ve narkotik olmayan analjezikler kullanılmaktadır. Narkotik analjeziklerden en sık kullanılanları morfin ve dolantindir. Narkotikler uzun süreli kullanıldığında doğrudan opiat reseptörlerine bağlanarak, opiatların da salınmasını arttırma yoluyla kısa sürede ağrıyı gidermektedir.
Bilindiği gibi, narkotik analjeziklerin bir çok yan etkisi vardır. Bu nedenle optimal doz saptanırken hastanın yaşı, kilosu, fiziksel durumu, sinir sistemi refleksleri, ağrının şiddeti ve nedeni çok iyi degerlendirilmelidir. Veriliş yoluna bakmaksızın, narkotiklerin sürekli kullanımında oluşan yan etkiler, konstipasyon, bulantı, kusma, se-dasyon, solunum depresyonu, üriner retansiyon ve kaşıntıdır.
Bu yan etkileri azaltmak için nakrotik olmayan analjeziklerle ya da diğer farmakolojik olmayan yöntemlerle birlikte kullanılmaları önerilmektedir.
Narkotik olmayan analjezikler reçete gerektirmemesi, ciddi yan etkilerinin az olması ve ağrının giderilmesinde hızlı etki göstermeleri nedeniyle daha çok kullanılmaktadır. Ancak alerji, kanama zamanında uzama, sıvı retansiyonu, kulak, çınlaması, gastrointesti-nal problemler gibi yan etkileri ve tek başına kullanıldıklarında sadece hafif ve orta şiddetteki ağrıyı gidermeleri, veriliş yolunun sınırlı olması gibi, yaygın kullanımı etkileyen sakıncaları da vardır.
Narkotik olmayan analjeziklerden en sık kullanılanları “novalgi-ne” ve “parasetamol”dür. Novalginin uzun süre kullanıldığında kemik iliğini deprese ederek eritrosit yapımını azalttığı, parasetamolün ise karaciğer harabiyetine yol açtığı sanılmaktadır.
Narkotik ve narkotik olmayan analjeziklerin uygulanmasında gerek yan etkilerinin olması gerekse doğru uygulanmadıkları zaman istenen etkinin elde edilememesi nedeniyle, hemşireye büyük sorumluluklar düşmektedir.
Cerrahi Girişimlerle Ağrı Yönetimi
Ağrı tedavisinde cerrahi, merkezi sinir sistemine giden ağrı yollarının belirli bölgelerde kesilmesine dayanır. Ancak ağrı tedavisinde cerrahi, en sona bırakılmaktadır. Bunun nedeni hem cerrahi girişimlerin sınırlı bir alanda etkili olması, hem de ameliyat sonrası ortaya çıkan bir takım yan etkilerin ağrı kadar önemli sorunlar do-ğurmasıdır.
İlaç Dışı Yöntemlerle Ağrı Yönetimi
İster kunt ister penetran olsun bütün travmalarda etkilenen bölgelerdeki duyu sinirlerinin hasarı ve buna bağlı kas atrofileri, ödem, inflamasyon gibi nedenlerle travmalarda ağrı hemen daima vardı.
İstenmeyen bir duygu olan ağrının sübjektif ve kompleks doğasını bilerek onu doğru değerlendirmek, etkili ağrı yönetimini sağlamak ve sürdürmek sağlık bakım ekibinin önemli sorumluluğudur. Günümüzde ağrı korıtroiunda kullanılan birçok analjezik vardır. Fakat ağrı her zaman analjeziklerle kontrol altına alınamayabilir.
Ağrı yönetiminde ilaçlann kullanılamadığı ya da etkisiz kaldığı durumlarda bunlann etkisini arttırmak, ağnyı kontrol altına almak için bazı ilaç dışı tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Aynca anksiyete her zaman ve daima ağnya eşlik eden bir durum olup ağn algısını arttırmaktadır. Hastaya bütünsel bir yaklaşımla anksiyete düzeyini düşürmek ağrı şiddetini azaltacak, deri stimülasyonuna neden olan işlemler vücudun doğal morfini olan “endorfinlerin salınımına neden olacak, gevşeme, dikkati başka yöne çekme, müzik dinleme gibi birçok girdinin beyne girmesine neden olarak ağn duyusunu azaltacaktır.