Uyuşturucudan Korunma Yolları, Uyuşturucu Korunma
Uyuşturucuya Karşı Alınacak Önlemler
Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığına karşı büyük bir duyarlık olduğunu biliyoruz. Son yıllarda bu duyarlık daha çok artmış, “bize gelmez, bizim gençliğimiz için sorun olmaz” diyenler bile sorunun gelecek için çok önemli olduğunu kavramışlardır. Hükümet, bakanlıklar, kamu kuruluşları, üniversiteler, demekler ve sivil toplum kuruluşları, toplum konu ile ilgilenmekte, sorun daha fazla büyümeden önlenmesini istemektedir.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın diğer sosyal sorunlara karşı olan duyarlılığı gibi “Gençlik ve Uyuşturucu” konusuna ilgisi, hepimiz için büyük bir şanstır. Sayın Cumhurbaşkanımız “uyuşturucu” ile ilgili görüşlerini çeşitli vesilelerle dile getirmekte, kurum ve kuruluşları uyararak çeşitli görevler vermektedir. Bu çalışmada bu tür uyarıların etkisinin bulunduğunu da belirtmek yerinde olur.
Konu, sadece uyuşturucu kullanan veya bağımlı olan bireyin tedavisi, eğitim meselesi değildir. Çok yönlü ve çok geniş kapsamlıdır. Değişik düşünceler, değişik sektörler, değişik kamu ve kamu dışı kuruluşlar bu konuda görevlidir.
Ekonomik olarak bu tür maddelerin üretimi ve pazarlamasında alınacak önlemler vardır. Bunun boyutları ulusal sınırları da taşmakta ve uluslararası bir niteliğe bürünmektedir. Emniyet asayiş ve ceza hükümleri ile ilgili hukuki yönleri vardır.
Toplumun konuya bakışı, kişilerin yaklaşımı, Türk aile yapısının özellikleri, okullar, eğitim kuruluşları, eğlence yerleri, boş zamanları değerlendirme çalışmaları kapsamında uyuşturucunun ayrı bir yeri vardır.
Halen yapılmakta olan çalışmalar ve alman önlemler, birbirinden kopuk, adeta ateşi çıktığı yerde söndürme, itfaiye hizmeti gibi palyatif çalışmalardan öteye gidememektedir.
Üniversiteler Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümlerindeki çalışmalar teorik ve küçük çaplı bilgi üretmeye dönük çalışmalardır. Sağlık Bakanlığı, SSK, Üniversite Hastaneleri ve diğer sağlık kuruluşlarındaki çalışmalar, diğer hastalarla birlikte yapılan ve sadece tedavi amacı güden çalışmalardır. Müstakil olarak sadece İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Alkol ve Madde Kullanımı Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) ile yeni başlatılan Uçucu Madde Bağımlılığı Merkezi (UMATEM) vardır. Benzer kuruluşların arttırılması ve hizmet standardının yükseltilmesi zorunludur. Özellik taşıyan personelin yetiştirilmesi ve görevlendirilmesi düşünülmelidir.
Devlet; toplumu ve aileleri huzursuz eden, acı ve ızdırap veren, gençlerimizin yaşamlarını karartan uyuşturucu bağımlılığını önleyici tedbirler alma yönünde birçok çalışma yapmaktadır. Bunlardan biri, halen bazı batı ülkelerinde uygulanan devlet eliyle uyuşturucu kullanımının sağlanması ve denetim altına alınması gayretleridir.
Hollanda’da eroin bağımlılarına, eroin dağıtımı reçete sistemine bağlanmıştır. İsviçre ve Hollanda’da bu tür denemenin yararlı olduğu görülmüştür. Bazı ülkelerde Metadon v.b.ilaçlar verme yoluna gidilmiştir. Böylece hem uyuşturucu mafyası ortadan kalkmakta, hem de bağımlılar kontrol altına alınabilmektedir.
Gençler arasındaki uyuşturucu bağımlılığı sorunu zaman zaman Devlet’in en üst kurumlarının gündemine de girmektedir. Cumhurbaşkanımızın ilgisi yanısıra, Milli Güvenlik Kurulu’nun bir toplantısında “Uyuşturucu ile Mücadele Stratejisi”nin belirlenmesinin kararlaştırıldığı öğrenilmiştir. Buna göre, “Uyuşturucu ile Mücadele ve Takip Yönlendirme Üst Kurulu” oluşturulması ve alınacak tedbirler ayrı ayrı belirlenmiştir. Okullar yakınında zararlı maddelerin satışının önlenmesi, gençleri kötü alışkanlıklara özenderecek ve yönlendirecek yayın ve reklamların denetlenmesi, bağımlılar ve onları yönelten kişilerin takip edilmesi v.b. kararların ne ölçüde uygulanabildiğini hep birlikte izlemekteyiz.
Bu tür kararların hemen arkasından yetkililerin beyanlarını görür umutlanırsınız. Bir süre sonra herşey eski haliyle sürmektedir. Bir zamanlar Sağlık Bakanı (Dr. Yıldırım Aktuna) konu ile ilgili Başbakanlığa bağlı bir müsteşarlığın kurulacağını, Yüksek Sağlık Şurasından alman Metadon uygulamasının gerçekleştirileceğini duyurmuştu. Üç yıl sonra baktığımızda hiçbir şey olmadığını görmek üzüntü vericidir.
Günümüz tablosunu vermeye çalıştık. Şimdi neler yapılabileceğini ortaya koymak gerekir. Bu mütevazi çalışmamın boyutlarını aşacak bir görüş belirtmek uygun olmaz. Ama yıllardır ilgilendiğimiz konudaki eksikleri belirtmek yararlı olacaktır diye düşünüyoruz. Yapılabilecek çalışmaları üç ana başlık halinde belirtmek mümkündür.
Önlemler, Uyuşturucu ve Korunma
Uyuşturucu ile mücadele ve koruyucu olarak alınabilecek önlemler vardır. Kurum ve kuruluşlar işbirliği ile belirtilen önlemlerin vakit geçirilmeden alınması gerekir. Her geçen gün kayıptır. Hem gençlerimiz hem de toplumumuz için ulusal bir görev anlayışı ile işe başlamalıyız. Düşündüğümüz önlemleri üç başlık altında toplayabiliriz.
Yönetime ilişkin önlemler
Teknik Önlemler
Koruyucu Önlemler
Tedavi ve Rehabilitasyon Önlemleri
İzleme ve Destekleme Hizmetleri
Eğitim Çalışmaları.
Yönetime İlişkin Önlemler
Türkiye’de madde bağımlılığı ve özellikle uyuşturucu konusunda tek bir sorumlu bulmak güçtür. Birçok kurum, kuruluş, kişi konu ile ilgilidir. Bunlar birbirlerinin ne yaptıklarından haberdar değildir. Üniversiteler, Bakanlıklar, kamu kuruluşları, gönüllü kuruluşlar çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Her ayrı çalışma konunun başlangıçtan ele alınmasını gerektirmekte, yapılacaklarla ilgili pek çok tekrarlamalar olmaktadır.
Bunu önlemek için düşünülen süreçler;
Politika ve strateji tesbiti
Bilimsel ve yönetimsel kararlar
Organizasyon
Koordinasyon
Uygulama yöntemi
Değerlendirme ve izleme
Eğitim olmalıdır.
Konunun, yönetim boyutunda düşünülen bu süreçleri açmak gerekmektedir.
Politika ve Strateji Süreci
Ülkemizde madde bağımlılığı ve uyuşturucular konusunda, sağlıklı veri ve bilgiden yoksun olduğumuzu birçok yerde belirtmiştik. Geçerli, tutarlı politika ve strateji tesbitinde, doğru nicel ve nitel bilgiye sahip olunmalıdır. Yapılacak araştırma ve incelemelerle istatistik veriler toplanıp, durumun tüm boyutları ortaya konulmalıdır. Türkiye’de madde bağımlılarının sayıları nedir? Bunlar hangi yaş gruplarındadır? Bağımlılarm sosyal, kültürel, psikolojik özellikleri nelerdir? Niçin bağımlı olmuşlardır? Nedenlerin önceliklerine göre sıralanması yapılmış mıdır? Konu ile ilgili kurum ve kuruluşlar hangileridir’? Şimdiye kadar bu kurumlar neler yapmıştır? Hangi disiplin elemanları bu tür çalışmalarda görev almalıdır? Özel eleman yetiştirilmesi gerekir mi? Gerekiyorsa nasıl ve ne kadar sürede yetiştirilebilir? Bağımlılara çağdaş yaklaşım modelleri diğer ülkelerde neler olmuştur? Nasıl uygulanabilir? Bağımlı-aile-kurum üçgenindeki rol ve sorumluluklar nelerdir? Üretim, tüketim, arz-talep ilişkileri, ekonomik girdisi, çıktısı nedir? Hangi analizlerle buna ulaşabiliriz? Hukuk açısından mevcut yasalar uygun mudur, değil midir? Eksiklikler nasıl giderilebilir? İşin uluslararası boyutunda neler yapılmaktadır? Bağlı olduğumuz onayladığımız uluslararası anlaşmalara ne ölçüde uyulmaktadır? Çağdaş tedavi, rehabilitasyon izleme yöntemleri nelerdir? Ülkemizde uygulanmakta mıdır? v.b. Bu tür soruları uzatmak mümkündür. Önemli olan bu soruların bilimsel ölçütlerle yanıtlarını bulmak, yanıtlardaki nicel ve nitel özellikleri tablo halinde gözönüne sunmak ve bunlara göre politika ve strateji tesbit etmektir.
Politika ve stratejinin özelliklerine de riayet edilmelidir. Bu özellikler;
Politikalar hem nicel hem nitel özelliği taşımalıdır. Örnek, İstanbul da 30.000 madde bağımlısı varsa, bunların tamamına nasıl, ne kadar sürede ulaşılacaktır ve ne yapılacakta? Her yapılacak aşamada hedefler ve beklentiler nelerdir? Tesbit edilmelidir. Diğer iller içinde aynı şey düşünülmelidir.
Politika uygulanabilir olmalıdır. Yoksa yıllardır söylendiği gibi belirtilip unutulmamalıdır. Mevcut imkanlara göre uygulanabilirlik düşünülmelidir. İmkanlar yetersizse yeni kaynaklar nereden, nasıl sağlanacaktır? Tek tek belirlenmelidir.
Politika ve stratejiler geçici değil sürekli olmalıdır. Günlük politika olmaz. Tesbit edilen politika ve stratejiler yönetimlere bağlı olmadan, değiştirilmeden uygulanabilmelidir.
Politikaların esnekliği de düşünülmelidir. Uygulamada görülen eksikliklerin giderilmesine imkan vererek esnekliği taşımalıdır. Genel hedefi ve uygulamayı bozmadan bu esneklik sağlanmalıdır.
Açıklamalardan da anlaşıldığı gibi uyuşturucu konusunda “milli politika’ya ihtiyaç vardır. Politikanın tesbitinde belirtilen strajik özelliklere uyma zorunluluğu vardır.
Karar Süreci
Eğer politika ve strateji sağlam sağlıklı tesbit edilmişse karar verme kolaylaşacaktır. Karar sürecinde, kararı verecek en üst organın bilgilendirilmesi, doğru, geçerli karar üretmenin en etkin yoludur. Politika ile başlatılacak ve kararı elde edecek bu boyutta izlenecek yollar, aşamalar vardır. Bu aşamalar; şunlar olabilir:
Geçmişteki dununun analizi
Uygulama aksaklıkları
Yönetim, organizasyon eksiklikleri
Bilimsel yöntemler
Personel özellikleri
Kaynakların gözden geçirilmesi
İhtiyacın belirlenmesi
Kararın açıklanması
Kararları geçerli tutarlı kılmanın bir yolu da konu ile ilgili bir “Madde Bağımlılığı Sorunları Üst Kurulu” teşkili olabilir. Bu kurul bilimsel, yönetimsel, teknik ve sosyal gruplardan oluşturulur. Üniversiteler, sorumlu ve ilgili bakanlıklar, gönüllü kuruluşlar, bağımlı aileleri temsilcileri ile bağımlı temsilcileri bu kurulda yer alır. Alınan kararlar üst karar organına teslim edilir. Bu mekanizmaya büyük ihtiyaç olduğunu işin gereği olduğunu önemle ve ısrarla belirtmek istiyoruz.
Bunu takiben uzun, orta ve kısa vadeli planlama çalışmaları yapılarak uygulamaya geçilmesi sağlanmalıdır.
Organizasyon (Örgütleme)
Madde ve uyuşturucu bağımlılığı soranları ve çözümü ile tek elden sorumlu olacak, koordinasyon sağlayacak bir organizasyona şiddetle ihtiyaç vardır. Ancak bu organizasyon bir müsteşarlık; bir bakanlık ölçüsünde olmamalıdır. Çünkü bu kadar kapsamlı bir örgütleme birçok kişiye istihdam alanı yaratmaktan öteye geçemez. Ayrıca yerel olarak veya kuruluş bazındaki çalışmaları da engeller ve bürokratik sistemin içine girer.
Düşünülen örgüt sadece politika ve strateji tesbit edecek:, karar alacak ve uygulamayı izleyecek, koordinasyon sağlayacaktır. Esas uygulama kuruluşlar tarafından sağlanacaktır. Bu ünite bir şubedir, bir dairedir. Ancak mevcut yasalara göre düzenlenecek organizasyon modelim, katma bütçeli bir genel müdürlük olarak düşünmekte yarar vardır. Bu genel müdürlük idari yönden, bilimsel yönden, mali yönden, özerk (bağımsız) olmalıdır. Başbakanlığa bağlanabilir bir bakanlık bünyesinde kurulu -bilir. Önemli olan çalışma özerkliğinin sağlanmasına imkan verecek bir yapının oluşturulmasıdır. Örgüt kuruluş, işlev ve özelliklerinin ayrıntıları özel bir çalışma gerektirir. Ancak bu örgüt bünyesinde; bulunmasının yaralı olduğunu düşündüğümüz birimler şu şekilde sıralanabilir.
Araştırma, istatistik, Planlama, Değerlendirme, Tedavi ve tıbbi işlemler, rehabilitasyon, Rehberlik, aile ilişkileri, Uluslararası ilişkiler,
Eğitim v.b. teknik üniteler ile destek birimler yer almalıdır.
Koordinasyon (Eşgüdüm) ve İşbirliği
Tüm hizmetlerde olduğu gibi herşeyi devletten beklemek doğru değildir. Ama kamu kuruluşlarının yaptıkları da önemli öncelikli hizmetlerdir. Özellikle az da olsa bu işi yüklenen kurumlar ve üniversiteler başta olmak üzere tüm kuruluşların işbirliği, uyum içinde çalışmaları sağlanmalıdır. Daha önce sözü edilen üst kurulda koordinasyonla ilgili temel ilkeler tesbit edilmeli ve herkesin buna uyacağı bir işleyiş sağlanmalıdır.
Yönetimlerin en büyük sorunlarından biri koordinasyon ve işbirliğinin gerçekleştirilememesidir. Hemen hemen kamu hizmetlerinin tümünde koordinasyon ve işbirliği eksikliği olduğu söylenir. Yıllarca söylenir ve yazılır olmasına karşın olumlu bir gelişme sağlanamaz. Bir zamanlar hükümet bu iş için ayrı bir ”Bakanlık” kurulmasını gerçekleştirmiş ama sonuç alamamıştı. “Koordinasyon Bakanlığı” kurulmakla veya bir kuruluşa koordinasyon görevi vermekle bir sonuç alınmıyor.
Koordinasyon ve işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi için bazı koşulların var edilmesi gerekmektedir. Bunlar;
Düşünce ve anlayış birliği,
İletişim sağlanması,
Kaynak-ihtiyaç dengesi,
Hedefi belirleme ve unutmama,
Ekip çalışmasının değerine inanma
İyi bir koordinasyon ve işbirliği, yöneticilerin görevlerinin konu ile ilgili düşünce ve anlayışlarında birlik sağlamaktan geçer. Kişilerde bunun gerektirdiği, niçin gerekli olduğunu, yapılmadığı takdirde kaybedilecek kaynakları teker teker anlatmak ve tüm yetkililerde, ilgililerde anlayış birliği yaratmak şarttır. Aksi halde kağıt üzerinde kalan sözcükler tekrarlanır durur. Uyuşturucu bağımlılığı konusunda yapılanların ayrı ayrı ve kendi içinde değerli olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bu bilgi ve deneyimi, diğer yetkililerle paylaşamazsanız ve onlara aktaramazsanız sadece kuruluş bazında o bilgiler kalır, kimse yararlanamaz. İnsanlarımıza paylaşımdan bireysel ve toplumsal refah doğacağını öğretmek durumundayız. Bazen bürokratik engeller yüzünden bir tek sayıyı, rakamı ilgili kuruluşlardan alamadığımız olmuştur. Konservatif görüşten yalnız ben bilirim kurtulmak gerekir.
Aynı konuda çalışanlar arasında sürekli ve sistemli bir iletişim ağı da kurulamamıştır. İletişim, kaynaktan çıkan bilgi, görüş, düşünce ve eylemin aynen alıcıya aktarılmasıdır. Aradaki vasıtaların engellemesine imkan tanımadan bu iletişim kurula -bilmelidir. Halen uyuşturucu bağımlılığı konusunda görev yapan tüm kuruluşların bir envanterini bulmak zordur. Bu kuruluşlar bazen aynı şeyleri bazen farklı şeyleri yapabilmektedirler. Bilinmezliği kaldırmanın yolu iyi iletişim ve haberleşme sağlamaktır.
İletişimle ilgili bir özelliği de işaret etmek yararlı olacaktır. İlgililer arasında “kavram birliği”, “görüş birliği” yaratmanın, tartışmalarla doğruları bulmanın yolu yine iyi bir iletişimle olur.İletişimin sürekliliği ve sağlıklı olması da periyodik toplantılar ve hizmet içi eğitimlerle sağlanabilir.
Ülkemizin genelinde ve kuruluşlarda yetersiz kaynak olduğu bilinmektedir. Mevcut kaynakların israf edilmeden yerinde kullanılabilmesi koordinasyonla sağlanabilir. Çağdaş bir teknolojiyi veya aracı “bende de olsun” düşüncesiyle yüksek maliyetle satın alır yılda bir kez kullanırsanız bu kaynak israfıdır. İhtiyaç ve talep, nüfus artışına, sosyo-kültürel gelişmelere göre her gün artmaktadır. Bugün bunları karşılayamıyorsak gelecekte artan nüfusun talebini nasıl karşılayabiliriz? Kaynak kavramından insangücü, finans, malzeme, teknoloji v.d. girdileri amaçladığımızı da belirtmeliyiz.
Uyuşturucu bağımlılarının sorunlarının çözümünde hedef böyle bir grubun hiç bulunmamasını istemek değildir. Çünkü bu ütopya demektir. Hedef sorunları en aza indirgemek, bağımlıları topluma kazandırmak, onları sevgisiz, ilgisiz bırakmamaktadır. Bu hedef unutulmazsa, onların durumlarından yararlanarak ticaret yapanları veya yapmayı düşünenleri engellemiş oluruz.
Türk insanı, teker teker ele aldığımızda çalışkan, zeki, dürüst, yardımsever, hoşgörülü insandır. Birçok kişi biraraya geldiğinde ise bu özellikleri bulmak güçleşir. Geçmişten kaynaklanan, sosyo-kültürel faktör ve değerlerin etkisi, eğitim sistemi v.b.nedenlerle ekip çalışmasına çok yatkın olduğumuz veya sevdiğimiz söylenemez. Oysa, tek bir kişinin birşey yapamayacağı başkalarının varlığı ile kendisinin değerinin veya değersizliğinin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Uyuşturucu ile mücadele ekip çalışması ile mümkündür.
Uygulama Yöntemi
Uyuşturucu ve bağımlıların araştırılması, tedavisi, rehabilitasyonu ve izlenmesi konularında uygulanan çağdaş yöntemler vardır. Zaman içinde bu yöntemler geliştirilmekte veya değişebilmektedir. Teknik önlemler kısmında işaret edileceği gibi koruyucu, önleyici ve tedavi edici, rehabilite edici hizmetler konusunda, makro düzeyde bir standart, bir birlik sağlanmasına ihtiyaç vardır. Bunun için uygulama alanı ve özelliklerinin iyi belirlenmesi gerekir. Uygulama alanı bağımlılar olduğuna göre, bunların çeşitli özelliklerini bilerek uygulama yapılmalıdır. Bazen de
farklı uygulama yöntemlerine ihtiyaç duyulabileceği de bilinmelidir.
Değerlendirme ve İzleme
Uyuşturucu bağımlılarının, genel değerlendirilmesi ile teker teker vaka olarak değerlendirilmesi bir sisteme göre yapılmalıdır. Bilimsel değerlendirmelere imkan verecek çeşitli testler, araştırma ve inceleme formları mevcuttur. Bunlara yenileri eklenebilir. Kendi özelliklerine göre farklı testler uygulanarak bağımlılar değerlendirilir.
Değerlendirme sadece bakım, tedavi ve rehabilitasyon aşamalarında değil bağımlının tüm yaşamı süresince yapılmalı ve izlenmelidir.
Bağımlının bulunduğu aile ortamı, arkadaş grupları, iş ortamı, diğer çevre şartları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Eğitim konusu ileride ayrıca ele alınmıştır.
Teknik Önlemler
Uyuşturucu ve bağımlılarla mücadelede uygulama aşamasında, tıbbi, sosyal, psikolojik olarak ele alınabilecek teknik önlemler şunlardır:
Koruyucu Önlemler
Tedavi ve Rehabilitasyon Önlemleri
İzleme ve Destekleme Önlemleri
Koruyucu Önlemler
Uyuşturucu ile mücadele de koruyucu önlem almak kolay bir iş değildir. Bu çok yönlü ve birçok faktörün etkisi altında olan bir iştir.
Koruyucu olarak alınması gereken önlemler şu şekilde belirtilebilir:
Arzın azaltılması
Talebin azaltılması
Uyuşturucu zararlarının azaltılması
Arzın Azaltılması
Arzın azaltılması, ekonomik, sosyal ve hukuki yönleri olan bir konudur. Uyuşturucu maddeler üretimi, alım-satımı yasal olmadığına göre yasal olmayan uygulamayı durdurmak zorunda kalınacaktır. Bu iş güvenlik güçlerinin, emniyet teşkilatının görevidir. Sadece ülke sınırları içinde çözümlenecek bir konu da değildir. Uyuşturucu maddeleri üreten ülkelerden başlayarak, transit ulaşım yolunda bulunan ülkeler ve tüketici ülkeler ile işbirliği yapılması gerekir. Madde arzının azaltılması tüm cezai yaptırımlara uluslararası anlaşmalara girişimlere karşın gerçekleştirilememektedir. Gelişen dünya koşulları ve insan yaşam felsefesine göre konunun gözden geçirilmesi yararlı olabilir.
Talebin Azaltılması
Talebin azaltılması, arzın azaltılmasına bağlı bir konu olmakla beraber, kişilerin bu tür maddeleri kullanmalarını önleyici bir seri tedbir alınabilir. Böylece hem bağımlının tedavisi ve sorunu çözümlenebilir, hem de yeni bağımlılar meydana çıkamaz.
Talebin azaltılması eğitimle, sosyal, ekonomik, kültürel faktörler, hukuki duruma göre çeşitli şekillerle, yollarla sağlanabilir. Konu ile ilgili “Eğitim Paketi”nde bu yöntemler şöylece tesbit edilmiştir.
Caydırma: Bağımlının karşılaşabileceği olumsuzluklar açıklanarak, onda korku, çekinme, kaçma, kaçınma uyandırmayı hedefler.
Bilgilendirme: Konu hakkında kişilere açıklayıcı, tatmin edici bilgiler verme çeşitli yöntem ve araçlarla eğitimi sürekli kılma.
Kişisel becerileri arttırmak: Kişinin özellikle gencin kendine güvenini arttırmak, özgüvenle karar vermesini sağlayıcı, sorunlarını kendi başına düşünme ve çözüm bulma alışkanlığını kazandırma gibi yollarla beceri arttırılabilir.
Sosyal becerileri arttırmak: Gencin toplum içinde toplumu oluşturan çeşitli kuruluşlara kurumlara karşı iyi ilişkiler kurması, sağlıklı diyalog ve iletişim yetilerinin geliştirilmesi, boş zamanlarının değerlendirilmesi, kendisi ve çevresi ile uyum içinde olması gibi sosyal hizmet becerilerinin artması mümkündür.
Konu ile ilgili bir değer geliştirmek: Uyuşturucu kullanma bir statü, bir farklılık kazandırmaz. Tersine olumsuzluklar, sonullar doğurur. Bu bilincin yerleştirilmesi, bağımlılık yapıcı maddelere karşı olan görüşlerin, inançların ve tutamların değiştirilmesi gerekir. Değer geliştirme yalnızca gençlik kesiminde değil tüm toplumda bir ihtiyaç olarak görünmektedir.
Uyuşturucunun Zararlarının Azaltılması
Alman tüm önlemlere rağmen uyuşturucu bağımlılığı devam ediyor ve sorunlar çözümlenemiyorsa, zararların azaltılmasına dönük bazı yollara başvurulabilir. Bu çabalar şunlar olabilir:
Enjektör değişim programları, Sağlıklı uyuşturucu kullanımının sağlanması ve Metadon tedavisi bu amaca dönüktür.
Koruyucu önlemler kısmında, konunun bir diğer boyutunu da gözden uzak tutmamalıdır. Eğer bunlar bilinirse alınacak önlemler daha geçerli, etkili olacaktır.
Bilinmesi gerekli hususlar:
Uyuşturucu bağımlılarının kişilik yapıları ve özellikleri
Aile ortamı ile toplum yapısının, toplumdaki konu ile ilgili değerlerin bilinmesi
Eğiticilerin yetiştirilmesi
Eğitilenlerin aile-okul-toplum üçgeni içinde iyi alışkanlıklar kazanmalarının sağlanması
Koruyucu önlemler olarak “eğitim” konusu üzerinde ileride daha geniş olarak açıklama yapılacaktır.