Amanita Verna, FRIES 1821 (Öldürücü Zehirli)
(Bu mantara bazı kitaplarda ayrı iki mantar gözü ile bakılmıştır. Son yıllarda, mantarlar üzerine yazılan kitaplarda bu iki mantarın birbirlerinin aynı olduğu belirtilmiştir. Bazı araştırıcılarda Amanita verna mantarını, Amanita phalloides var. verna olarak belirtmişlerdir. Yapılan araştırmalarda bunların ayrı ayrı mantarlar olduğu kabul edilmiştir)
Mantarın Özelliği
Genç mantarlar yarım küre şeklinde ve çoğunlukla ucu koniktir. Gelişmiş mantarların şapkalarının üstü ıslak ve beyaz renklidir. Volva (çanakçık), beyaz renkli, yaka bazan düşmüş olabileceği gibi bazende sap üzerine yapışmış ol-doğudan dikkatle bakılmadan farkedilemez.
Morfolojik Özellikleri
Şapka: Genç mantarlarda ucu konik, gelişmiş olanlarda şapka şemsiye gibi açılır. Şapkanın üstü, yetiştiği yerin nem durumuna göre az veya çok yağlımsı olabilir. Mantar hafif kuruyunca ipek gibi parlak bir görünüm arzeder. Rengi beyazdan açık sarımsı yeşile kadar değişebilir. Bu renk özeliğinden dolayı Amanita phalloides’in varyetesi olarak yazılmıştır. Büyüklüğü: 3-6 cm. çapındadır. Lameler: Genç mantarlarda yumuşak ve beyaz renkli, gelişmiş olanlarda açık pembe renge dönebilirler. Şapka kenarlarında laımelerin izleri ince çizgiler gibi görünür. Sap: Çoğunlukla düzgün silindir şeklinde şapkaya birleştiği kısımda biraz genişler. Sap diğer Amanita türlerinde olduğu gibi volva içindedir. Fakat topraktan dikkatli çıkarılmazsa toprak içinde kalabilir. Volva ince ve beyaz renklidir. Genç mantarların lamellerini örten beyaz renkli örtü, mantarın gelişmesiyle sap üzerinde ve şapkaya yakın kısımda yaka gibi görülebilir. Bazen bu yaka, mantarın gelişiminde düşebileceği gibi bazende sap üzerine yapışabilir. Bu nedenle mantarın Amanita verna olduğundan emin olmak için, mantarın yetiştiği yer ve sap üzeri iyice incelenmelidr. Şapkada olduğu gibi sap üzerinde de ipek parlaklığı açıkça görülür. Sapın genç mantarlarda içi dolu gelişmiş mantarlarda oyulur ve lifî yapısı görülür. Büyüklüğü: 0,5-1 cm. çapında ve 3 – 5 cm. boyundadır. Etli kısmı: Çok az olan etli kısmı, çok sulu ve beyaz renklidir. Küçük bir parçasını ağıza alıp tadına bakılacak olursa tadının hoş olduğu, parmaklar arasına bir parçası alınıp ezilecek olursa kokusunun hoş olmadığı görülür. Mantarın etli kısmına % 30-20 lık NaOH çözeltisi sürülecek olursa limon sarısı renk alır, bu özellikle diğer bilgiler birleştirilince teşhiste kesinliğe yaklaşmış olunur. Sporları: Küre şeklinde 8-10 mikron büyüklüğünde ve üstünde küçük noktalar görülür.
Yetişme Yeri Özellikleri
Haziran ayından Ekim ayına kadar, çam ve meşe ormanlarda ayrıca çayırlarda yetişebilir. Tabiatta Amanita phalloides’ten daha az bulunur. Bir yerde 15-20 mantara rastlanmaz, ancak tek tek veya 2-3 ü bir arada bulunabilir. Bu nedenle bu mantardan ölüm olaylarına az rastlanır.
Diğer Özellikleri
Amanita verna, Amanita phalloides’te bulunan zehir maddelerin büyük kısmını üzerinde taşır. Tehlike yönü daha fazladır. Çünkü daha geç tesir eder. Bu mantarı bilmeyerek yiyen kimselerde zehirlenmenin daha geç tesir etmesi olayı (8 sat sonra) çok az araştırıcı tarafından fark edilmiştir.
Amanita verna mantarı, Çorum ili, Sungurlu ilçesi, Çiftlik köyünde Mayıs 1972 yılında 11 vatandaşımızın ölümüne sebep olmuştur. Amanita phalloides ve Amanita verna mantarları ailelerin toptan sönmesine sebep oluyor. Özellikle bizim memleketimizde bu iki mantardan zehirlenenlerde ölüm oranı % 95-100 civarında, Avrupa ülkelerinde ise % 40 -45 civarındadır.
Mantarı yedikten, 3 gün – 14 gün (21 gün) sonra, zehirlenme belirtisi gösteren mantar
Bazı bilim adamları, bu mantarı yedikten 160 gün sonra zehirlenme belirtisi gösterdiğini yazmışlardır. Hastalık başlangıçta ishal ve istifralarla belli olur. Daha sonra karaciğer ve böbreklere tesir ederek ölümlere sebep olur. Fakat bu belirtileri mantarı yedikten hemen sonra görmek mümkün değildir, çok fazla mantar yenmişse (250 gr – 400 gr.) ilk zehirlenme belirtisi 3 gün sonra görülebilir. Fakat biz üç gün sonra zehirlenme belirtisi gösterirse tamamen başka hastalık sebepleri ararız. Hastada görülen ishal ve istifraların yanında baş ve vücut ağrıları, doyulmayan bir susuzluk, üşümelerle farkedilen yüksek ateş (39 C° civarında) 3’ncü günden sonra görülür. Mantarın zehir maddeleri üzerinde yapılan araştırmalar az olmakla beraber mantarın zehirliliği kaynatma, kurutma ve yıkama usulleriyle azaltmadığı görülmüştür.
Mantarı bilmeden yiyen kimselerin, yemek esnasında ağız boşluğunda ve boğazda dayanılması güç yanmalar hissedilir. Şayet mantar pişirilirken içine baharat koyulma-mışsa yenmeyecek kadar acı olduğu hemen farkedilir. Bu ağız ve boğazdan yanmaları ilk zehirlenme belirtisine kadar duyulur. Ayrıca doyulmayan su isteği devam eder. Bu belirtilerle insan bu mantardan zehirlendiğini kolayca anlayabilir.
Bu mantardan ölümler çoğunlukla mantarı yedikten 21 gün sonra görülebilir. Patolojik ve Anatomik araştırmalarda tehlikeli zehir maddelerinin böbreklere tesir ederek üre-miden ölümlere sebep olduğu görülmüştür. Bu şekle Nephrosis toxica veya Nephritis interstitialis adı verilir.
Tedavisinde, B grubunda belirtilen tedavi sistemi noksansız uygulanmalıdır.
Sağlık kuruluşlarımızın dikkatli olması gereken nokta, bir il veya ilçenin belli bir kesiminde yaz ve sonbahar aylarında bilinmeyen hastalıktan ölümler artıyorsa bu mantarın çevrede aranması yerinde olur. Hastalık sebebi bilinince tedavinin kesinlik kazanacağı açıktır.