Kanserden Korunma
Kanser çok ciddi bir sağlık sorunudur. Kanserden korunmada; kanserleşmeyi başlatıcı ve devam ettirici etkenlerin dikkate alınması gerekir.
Birincil Korunma: Kanser yapıcı etkileri bilinen maddelerden korunmayı amaçlayan çalışmalardır.
Sigara
Sigaranın sağlığa zararlı olduğu kesin bir gerçektir. Sigaranın zararları çok sayıda yapılan araştırmalar ile kesin olarak kanıtlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde erkeklerde kanser ölümlerinin % 40’ının sigara içimi ile ilişkili olduğu iddia edilmiştir. Tüm kanser ölümlerinin % 30-40 kadarı sigara ile ilgilidir. Ölümlerin çoğu; akciğer kanseri ve daha sonra ağız, farenks, larenks, özefa-gus, mesane, pankreas, böbrek ve serviks kanseri nedeniyle olmaktadır. Sigara içilmesinin önlenmesi, sigaranın neden olduğu kanserlerin tedavisine yönelik çalışmalardan daha çok yarar sağlayacaktır. Sigara içenler sadece kendilerine değil çevrelerine de zarar vermektedir. Anne/babası sigara içen 0-1 yaşındaki çocuklarda bronşit ve pnönomi sıklığı içmeyenlere göre iki kat daha fazla görülmektedir.
Ayrıca sigara, kanserin yanı sıra kalp ve solunum sistemi hastalıklarına da yol açmaktadır.
Hemşireye sigara ile savaşta son derece önemli görev düşmektedir. Bunlar;
Sigara içmeyenlere, sigaranın zararları anlatılmalıdır. Örneğin; orta ve lise çağında yaygın sigara içme alışkanlığı olan bu gençlerin, sigaraya başlamalarının eğitim yoluyla engellenmesi, Sigara tiryakilerine, sigaranın zararlarının, ileride karşılaşabilecekleri sorunların, açık ve anlaşılır biçimde, inandırıcı olarak anlatılması, Sigara içen hastalara sigarayı bırakmaları için yardımcı olunması, Sigara içen anne ve babaların çocuklarına da sigaranın zararlarının anlatılması ve ebeveynlerine onlar yoluyla ulaşılması, Sağlık ekibinin üyesi olarak hemşirelerin sigara içmeyerek topluma örnek bir davranış sergilemesini kapsar. Ancak sigara ile savaşta unutulmaması gereken husus, insan davranışlarının zor değiştiği gerçeğidir. Bu nedenle hemşire, savaştan hemen vazgeçmemelidir. Sigara tiryakilerine, zararları anlatıldıktan sonra karar vermeleri için onlara zaman tanınmalıdır.
Alkol
Alkolün insanlarda karsinojenik etkisi olduğu bilinmektedir. Tüm kanser ölümlerinin % 5’ten fazlasına alkolün neden oldğu araştırmalarla saptanmıştır. Alkol, özellikle sigara ile birlikte tüketildiğinde alkolün kanserojen etkisi daha da artmaktadır. Uzun süre fazla alkol alındığında, ağız, farenks, larenks, özefagus ve karaciğer kanserleri daha sık görülmektedir.
Bu nedenle alkol kullanımının azaltılması, tercihan engellenmesi kanser sıklığını azaltabilir. Hemşire bu konuda topluma açıklayıcı bilgi vermeli ve alkolü azaltmaları/bırakmaları için destek sağlanmalıdır.
Güneş Işığı
Cilt kanserlerinin başlıca nedeni güneş ışınlarına maruz kalmaktır. Özellikle beyazlarda deri kanseri siyahlara göre
70 kat fazla görülmektedir. Cilt kanseri, vücudun güneşe maruz kalan bölgelerinde (baş, boyun, ellerde) daha sık görülür. Cilt kanseri özellikle güneş altında çalışan çiftçi, bahçıvan, güneş altında gömleksiz çalışan erkek işçilerde görülmektedir. Cilt kanserinin önlenmesi için topluma;
Güneş ışınlarının yeryüzüne dik olarak geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında korunmasız olarak dışarı çıkmamaları, Yine güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında denize girilmemesi. Belirtilen saatler dışında da denize girilirken ve güneşlenirken, denize girmeden en az bir saat önce ciltlerine uygun olarak seçilmiş koruyucu losyon sürmeleri, Bronzlaşmak amacıyla uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmamaları anlatılmalıdır.
Beslenme
Beslenme ile kanser arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kanser oluşumunu en aza indirebilmek için beslenme konusunda topluma aşağıdaki bilgiler verilmelidir. Yağların günlük kalori gereksiniminin % 30’undan azını oluşturması Diyette yağ miktarının artması, meme, kalın bağırsak ve prostat kanseri sıklığını artırır. Hayvansal yağlar ve etten (özellikle kırmızı et) zengin, posadan fakir besinler kalın bağırsak kanserine eğilimi artırmaktadır. Çünkü fazla yağ alınması safra salgısını artırır ve kanserojen olan safra asitleri de artmış olur.
Posalı yiyeceklerle beslenilmesi
Günde en az 320-330 gr. lif alınması önerilir. Çünkü posalı besinler, dışkı miktarını artırır. Bağırsak hareketlerini hızlandırır.
Bağırsak epiteli ile dışkı içindeki toksik maddelerin temasını azaltır ve toksik maddeleri bağlar. En etkin lif buğday kepeğidir, esmer ekmekte kepek oranı yüksektir.
Günlük yiyeceklerin içinde çeşitli sebze ve meyvelerin bulunması. Yeşil ve kırmızı sebze ve meyvelerin ve turunçgillerin içinde kanser oluşumunu engelleyen A, C ve E vitaminleri bulunmaktadır. Kalsiyum safra asitlerini azaltıcı özellik taşıdığından süt ve süt ürünleri ile beslenmek yararlı olmaktadır.
Zeytinyağı ve balık yağı kansere karşı koruyucu yağ asitleri içerdiğinden katı yağlara tercih edilmelidir.
Aşırı şişmanlıktan kaçınılmalıdır. Kolesterol yıkım ürünleri kanserojen özellik taşımaktadır.
Salamura, turşu ve isle hazırlanmış yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Etlerin kömür ateşinde pişirilmesi ya da kızartılması sırasında ortaya çıkan maddeler kanserojendir.
Depolanan tahıl, fındık, vb. besin maddeleri nem etkisi ile Asper-gillus flavus mantarı gelişir ve bu da karaciğer kanserine neden olur.
Boyalı şekerlemelerin de kanserojen olduğu bilinmektedir. Özellikle çocukların özendiği bu besin maddelerinden çocukların uzak tutulması gerekir.
Mesleki Temas
Kanser ölümlerinin % 4 kadarının mesleki etkilerden dolayı olduğu tahmin edilmektedir. Meslekleri gereği katran, asbest, vinil klorür ve boya endüstrisinde kullanılan bazı maddelerin kanser yapıcı özellikler taşıdığı bilinmektedir. (Bkz. Şekil) Bu tür işyerlerinde çalışanların düzenli kontrolleri yapılmalıdır. Radyasyona maruz kalan sağlık personelinin (röntgen doktoru, radyoterapist, nükleer tıp uzmanı ve hemşire) aldıkları radyasyon dozunu sık sık kontrol ettirmeleri gereklidir.