Diyanet İşleri Başkanlığı, kamuoyunda kurban kesmenin vacip mi yoksa sünnet mi olduğuna dair tartışmaları ‘sığ’ olarak nitelendirerek, bu konunun duygusal, siyasi ve ekonomik kaygılardan kaynaklanmasının üzücü olduğunu belirtti
HAKAN AKKAYA
ANKARA- Diyanet İşleri Başkanlığı, kamuoyunda kurban kesmenin vacip mi yoksa sünnet mi olduğuna dair tartışmaları ‘sığ’ olarak nitelendirerek, bu konunun duygusal, siyasi ve ekonomik kaygılardan kaynaklanmasının üzücü olduğunu belirtti.
Açıklamada, 16 Ocak’ta Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakçıoğlu’nun hac vazifesi için Suudi Arabistan’a gitmeden önce vatandaşlara hac, kurban ve Kurban Bayramı ile ilgili mesajlar vermek için bir televizyon programına katıldığı hatırlatılarak, bu program esnasında söylenen bir cümlenin basının, kurban kesmenin vacip mi sünnet mi olduğuna dair bir tartışma başlatmasına neden olduğu ifade edildi. Bu tip tartışmaların sığ olduğu ifade edilen açıklamada, dini bir konunun polemik haline getirilmesinin üzüntü ile karşılandığı belirtildi. Açıklamada, vacip ve sünnetin kavramsal çerçevesinin bilenmemesinden dolayı söylenenlerin yanlış anlaşıldığı belirtilerek, bunun yanlış değerlendirmelere yol açtığının altı çizildi. Bu konuya ilişkin bazı tartışmaların duygusal, siyasi ve ekonomik kaygılardan kaynaklanmasının üzücü olarak karşılandığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
Bilindiği gibi artık, bilgi çağında yaşıyoruz. Herkes her türlü bilgiye ve kitaba bir bilgisayar tuşu kadar yakın hale gelmiştir. Bu nedenle bir soruya cevap verirken sadece ‘farzdır, sünnettir, helaldir, haramdır, caizdir, caiz değildir’ şeklinde basma kalıp cevaplar verilmesi doğru değildir. Bilhassa hakkında farklı görüşler ve farklı içtihatlar olan bir konuya tek kelime ile cevap vermek, her zaman yanıltıcı olur. Bu sebeple farklı görüşleri ve her birinin dayandığı ve bu bilginin de ne derece doğru olduğunu ifade etmek bilimsel üslubun vazgeçilmez bir gereğidir. Ülkemiz ve milletimizin bilgi seviyesi artık oldukça yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Cevaplarımızı verirken bu yüksek seviyeyi göz önünde bulundurmak zorundayız. Bundan böyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın halkı din konusunda bilgilendirirken takip ettiği yöntem bu şekilde olacaktır.
Polemik konusu yapılan ve farklı bilgi düzeyindeki şahısların katıldığı tartışmada her şeyden önce anılan söyleşide kurbanın hükmü ile ilgili soruya cevap verilirken sıradan bir ilmihal kitabında bulunabilecek bilgilere yer verilmiştir. Bazı Hanefi alimler de dahil İslam bilginlerinin çoğunluğuna göre kurbanın sünnet bir ibadet olduğu, Ebu Hanefi’ye göre ise vacip olduğu ifade edilmiştir. Sünnet ve vacip ayrımı sadece mükellefin yapmadığında ne derece sorumlu olacağı, dinen günaha girip girmeyeceğini belirlemeye yönelik olarak İslam bilginlerinin belirli bir yöntemle ürettiği teknik bir ayırımdır. Soruya verilen cevap da İslam bilginlerinin bu yöntem içinde söylediklerini değerlendirmekten ibaret olmuştur. Kaldı ki bir ibadetin vacip değil de sünnet olduğunu söylemek, söz konusu ibadetin önemli olmadığı anlamına gelmez. Aksi takdirde Hanefi mezhebinin büyüklerinden Ebu Yusuf da dahil, sünnet olduğu yönünde görüş bildiren bütün bilginler itham edilmiş olur. Zira, ortada birden fazla içtihat bulunduğuna göre bunlardan birine tabi olan Müslüman kınanamaz ve uygulaması tartışma sebebi yapılamaz’.
Açıklamada, din konusunda uzman kişilerin, kendi uzmanlık alanlarında mevcut görüşlerden birini tercih etmesinin en tabii hakkı olduğuna dikkat çekilerek, ‘Aynı programda bazı büyük sahabelerin, toplum tarafından her yıl kurban kesmenin farz olduğu yönünde bir kanaat oluşmasını engellemek için zaman zaman kurban kesmediklerinden söz edilmiştir. Bu konudaki ifadeler, İslam’ın temel espirisi içinde söylenen şeylerdir.
Milletimizin diğer İslam toplumlarına göre kurban ibadetine çok daha fazla önem verdiği ve bunu bir sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya dönüştürdüğü memnuniyetle müşahede edilmektedir. Ancak dinen kurban kesmekle yükümlü olmadığı halde bazen sosyolojik çevre faktörü ile ve bazen de yanlış bilgilerden hareketle pekçok kimsenin ‘günaha girerim’ endişesi ile kendisini ve ailesini zora sokarak kurban kestiği de bilinmektedir’ denildi.