Ağız Boşluğu Mukozasının Selim Lezyonları
Çok sayıda ve değişik şekillerde ortaya çıkabilen ağız mukozası lezyonları ciddi siste-mik hastalıkların da belirtisi olabileceğinden tanı ve tedavi açısından büyük önem taşımaktadır. Ağzında herhangi bir yarayla başvuran hastanın değerlendirilmesinde hastanın öyküsü, ayrıntılı muayenesi akut bir olayı gösteriyorsa herpes simpleks, varisella, döküntülü enfeksiyon hastalıkları düşünülebilir. Ancak kronik ve yineleyen durumlarda tanıya gitmek güçlük yaratabilir. Başlangıçta neoplazik olmayan hastalıkların ayrıntısına girmeden klinik bir sınıflandırma yapmak uygundur. Renk değişimi gösteren lezyonlar (beyaz-kırmızı, san-kahverengi ya da siyah), yüzeyden kabarık lezyonlar, yüzeyden çökük lezyonlar. Laboratuvar incelemesi olarak, tam kan tablosu, sedimentasyon, formül, FTA-ABS, WDRL, AntiHIV, HLA B5 değerlendirmesi yapılabilir.
Beyaz rengin baskın olduğu lezyonlardan kandidiyazis genellikle çok genç ve ileri yaş gruplarında görülür. Steroid ya da geniş spektrumlu antibiyotik kullanan hastalarla, edinilmiş bağışıklık eksikliği (AİDS) sendromu olan hastalarda psödomembranöz ağız kandidiyazisine sık rastlanır. Tanı, lezyonla-rın kazıntılarının potasyum hidroksit ile hazırlanarak incelenmesiyle konulabilir. Liken planus lezyonlarının %25-30’unda kandida enfeksiyonunun eklenebileceği unutulmamalıdır. Habis dönüşüm özelliği gösteren tüylü lökoplaki, beyaz tüylü bir yüzeyle tanınır ve silinemez. Araştırmalarda Epstein-Barr virüsünün bu hastalığa neden olduğu gösterilmiştir. HIV ile enfekte hastaların çoğunda tüylü lökoplakinin başlangıcından itibaren üç yıllık bir dönemde hastalığın son evresine girdiği saptanmıştır.
Kimyasal travmalardan en sık görüleni diş ağrısı için aspirinin yanlış olarak topikal bir anestezik gibi kullanılmasıdır. Sigara ve özellikle pipo içenlerde görülen nikotin sto-matitinde etken nikotinden çok ısıdır. Lezyonlar yaygın bir şekilde beyazlaşmış olan damak mukozasında ortası eritemli papül-lerdir. Otozomal dominant genodermatoz olan Darier hastalığında (keratozis foliküla-ris) ağız lezyonları gingiva ve dilin dorsal yüzünde görülen beyaz papüllerdir.
Kırmızı renkli lezyonlardan selim migratuar glossitte (lingua jeografika) bazı bölgelerde dil papillalan yassılaşarak kaybolmuştur. Bir alanda görülen lezyonlar kaybolurken başka bir alanda yeniden lezyon ortaya çıkar. Toplumun %1’inde görülür. Damarların pro-liferasyonundan oluşan hemanjiyomlarla, Sturge-Weber sendromunda görülen, trige-minus sinirinin uyardığı mukoza alanlarında ortaya çıkan hemanjiyomlar da akla gelmelidir. Median romboid glossitte de dilin dorsal yüzünde orta hatta, arkada papillaların kaybolması sonucu beliren düzgün sınırlı bir alan bulunur. Gelişimsel bir lezyon olduğu ya da kronik kandida enfeksiyonundan kaynaklandığı bildirilmiştir. Bu hastalarda HIV araştırılmalıdır. Histoplazmoziste, granülomatöz yüzeyli, sınırları belirgin olmayan kırmızı bir leke ya da habis gibi görülen bir ülserasyon bulunur. Hastanın dilinde yanma, ağrı, sızlama yakınmalarıyla başvurduğu glossodinide, diabet, folik asit, B12 eksikliği, kandidiyazis araştırılmalıdır.
Sarı, kahverengi ya da siyah renkli lezyonlardan “kıllı dil” filiform papillalara keratin birikmesiyle meydana gelen bir durumdur. Uzayan keratinli papillalar saçı andırır ve kromojen papillaların kümelenmesi nedeniyle sarıdan siyaha kadar değişen renklerde görülebilir. AİDS ile ilişkili Kaposi sarkomu insidansının düşmekte olduğu saptanmıştır (%15-20). HIV ile enfekte bir hastada Kaposi sarkomunun gelişmesi AİDS’in başlangıcını belirten tek bulgudur. Damak ve gingiva AİDS ile ilişkili Kaposi sarkomunda en sık tutulan bölgelerdir. Lezyonlar başlangıçta kırmızı ya da morumsu makûl ya da plaklar şeklinde görülür sonra tümör kütlesi gibi büyürler.
Yüzeyden kabarık lezyonlardan torus pala-tini, damakta küçük bir nodülden damağı kaplayacak derecede büyük orta hat şişliğine kadar değişen şekillerde belirebilir. Yüzeyi düzgündür. Ağız boşluğu papillomla-rında Human Papilloma virüsünün antijen ve DNA’sı saptanmıştır. Kandiloma akuminatum beyaz karnıbahar gibi lezyondur. Piyojenik granulom çoğunlukla gingivada görülen kolaylıkla kanayabilen granülasyon dokusu üzerinde gelişen bir lezyondur. Mu-koseller daha çok alt dudakta görülür. Re-tansiyon kistleri küçük tükrük bezlerinden kaynaklanır. Epidermisin interselüler maddesine ve mukozaya karşı oluşan serum an-tikorlarıyla tanımlanan pemfigus otoimmün bir hastalıktır. Direkt ve indirekt immuno-floresans interselüler alanlara karşı oluşan IgG’yi gösterir. Tanımlayıcı büller kısa sürede ortaya çıkar. Herpanjina, koksaki ve EC-HO virüslerin yol açtığı, ani ateş, baş, boyun ağrısının görüldüğü bir hastalıktır. Özellikle uvula ve tonsil plikalarmda gri-be-yaz renkli veziküler belirir. El-ayak-ağız hastalığına koksaki A virüsü neden olur.
Sifilis, Behçet hastalığı, Reiter sendromu, Wegener granülomatozisi ve yineleyen aftöz ülserasyonlar yüzeyden çökük lezyonla-ra neden olabilir. Behçet hastalığında ağız lezyonlarına ek olarak genital ülserasyonlar, uveit, sinovit, derinin püstüler vasküliti bulunabilir. Reiter sendromunda ise ağız ülserasyonlarına konjonktivit, bakteryel olmayan üretrit ve artrit eşlik eder. Bu hastalıkta HLAB27 insidansı artmıştır. Yineleyen aftöz ülserasyonlarda mukozaya karşı aşırı duyarlılık ve kalıtım öğeleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca beslenme yetersizlikleri (B12, folik asit, demir), aşırı duyarlılık durumları (glüten enteropatisi), stres, hormonal değişiklikler ileri sürülmüştür.
Ağız mukozası lezyonlarının tedavisinde önce sistemik hastalıklar, travma öyküsü, alerji, vitamin eksiklikleri araştırılıp, söz konusu durumlara yönelik önlem alınır.
Genellikle çocuklarda kalın, beyaz, tipik olarak kıvrımlar şeklinde görülen lezyonlar-la tanımlanan beyaz sponjenevüs, lingua je-ografika, median romboid glossit, torus pa-latini gibi hastalıklar hem belirtisiz hem de selim olduklarından tedavi gerektirmezler.
Ağız kandidiazisinin tedavisinde nistatin, klotrimazol gibi topikal ya da ketokonazol, flukonazol gibi sistemik ilaçlar kullanılır. Ağız kandidiyazisinin daha ender görülen kronik hiperplastik kandidiyazis şeklinde, ağız köşesinin arkasındaki ön bukkal mukoza tutulur. Antifungal tedaviye karşın gerilemeyen vakalarda lezyonun eksizyonu gerekir. Sarı-siyah kıllı dil hastayı ürküten bir durumdur. Çay, kahve, kolalı içeceklerin içilmemesi ve dilin diş fırçasıyla fırçalanarak temizlenmesi yararlıdır.
Yüzeyden kabarık lezyonlardan papilloma, verruka vulgaris, kondiloma akuminatum, verrusiform ksantoma, piyojenik granulom, retansiyon kistlerinin eksizyonu hem tanı hem de tedavi amacıyla yapılır. Torus pala-tini ve mandibularisin üzerini kaplayan mukoza travmaya uğramazsa ve ülserasyan gelişmezse, herhangi bir belirti görülmez. Bu durumda tedavi gerekmez. Ancak söz konusu lezyonlar diş protezi takılmasını engelliyorsa eksize edilebilir.