En eski en küçük sosyal birim olan aile, örf, âdet, sevgi, saygı ve hukuk kurallarına göre kurulmuş olan temel ve kutsal bir kurumdur. Aile, içinde bulunduğu toplumun özelliklerini taşır, kültürünü yansıtır. Bunun yanı sıra kendi iç yapısı ve işleyişi vardır. Toplumla sürekli alışveriş içinde olan bir kuruluş olarak çalışır.
Aile, eşlerin duygusal ve biyolojik gereksinimlerini karşılayan yasal bir birliktir. Çocukların bakımının yapıldığı, yetiştirilip eğitildiği aile ortamında; ortak amaçları, inanışları, kuralları olan insan birlikte yaşarlar.
Çocuk eğitimin yapılabileği en etkin ortam ailedir. Kişilik gelişimi, çocukların toplumun değer yargılarına uygun olarak yetiştirilmesi öncellikle aile ortamında sağlanır. Toplumsal kültürün kuşaktan kuşağa aktarılması ailede başlar, okulda ve çevrede sürdürülür. Toplumsal değişime bağlı olarak sanayileşme ve kentleşme aile yapısını etkilemiştir. Sosyal bilimciler yapısına göre aileyi çekirdek ve geniş aile olarak ikiye ayırırlar.
Çekirdek aile; ana, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşur.
Geniş aile ise; ana, baba, çocuklar, çocukların eşleri ve çocukları, anne ve babanın kardeşlerini de içerir. Yani üç kuşağın bir arada yaşadığı geleneksel aile yapısıdır.
Çekirdek aile, büyüklerin geleneklerden aldıkları güçle aile düzenini sağladıkları geniş aileye göre daha yalnız ve desteksizdir. Bu nedenle özellikle bu tip ailelerde, aile bütünlüğünün korunmasında eşlere daha fazla sorumluluk düşmektedir. Ruhen bu sorumluluklara hazır olmayan eşler için evlilik yaşantısı zorluklarla doludur. Evliliğin yürütülmesi her iki eşin de özveri, iyi niyet, hoşgörü, birliktelik ve dayanışma göstermesine bağlıdır. Bu da birbirine danışma ve uzlaşmayı, bencillikten sıyrılmayı gerektirir.
1926 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’yla güçlendirilen aile kurumu, anayasamızda da ”Aile, Türk toplumunun temelidir.” hükmüyle yer almışlar.
Vatan ve millet sevgisinin temelinin atıldığı aile, toplumun da temelini oluşturur. Toplumu oluşturan ailenin düzenli olması, görevlerini yerine getirmesi, mutlu bir hayat sürdürebilmesi toplumun düzeninide sağlar. Bu nedenle toplum düzeninin sağlanabilmesi için aile kurulabilmesi, belirli yasal koşullara bağlanmıştır. Medeni kanuna göre evlenebilmek için erkeklerin en az 17, kadınların en az 15 yaşında olması gerektiği, yaşı 18’den küçük olanların ana baba izniyle evlenebilecekleri hükme bağlanmıştır. Kanun, birinci derecede yakın akrabaların birbirleriyle evlenmelerini yasaklamış, akıl hastalarının da hiç evlenemeyeceği belirtmiştir.