Depresyon Çeşitleri
Somatojen depresyon
Bedeni hastalıklar sonucu ortaya çıkan depresyonlardır. Organik ve semptomatik şekil olarak iki ayrı tipi vardır.
1- Organik depresyon: Beyin dokusunun yaşlanması veya metabolik sebeplerle hastalanması sonucu meydana gelir. Belirtileri daha çok merkezi sinir sistemine ait düşünce bozuklukları, motor yavaşlama, fizik çöküntü, halsizlik, küçüklük hezeyanları, ruhi ve bedeni fonksiyonların iyi işlemediği, sürekli kötüye gittiği vehmi, öfke ve huzursuzluk olarak bilinir.
2- Semptomatik depresyon: Baş ve beden enfeksiyonları, kalp ve damar hastalıkları, akciğer ve böbrek hastalıklarında görülebildiği gibi endokrin sistem-iç salgı sistemi hastalıklarında da ortaya çıkan depresif epizodlardır. Bu tür depresyonlar, asıl hastalığın devam süresinde zaman zaman şiddetlenir veya yavaşlarlar.
1950 yıllarında trisiklik antidepresiflerin tedaviye girmesi ile depresyon üzerindeki görüşlerde önemli değişiklikler oldu. Özellikle bazı depresyon şekillerinin bu ilaçlara iyi cevap vermesi yanı sıra bazı depresyon türlerinin elektro şok tedavisine daha duyarlı olduğu anlaşıldı. Bu özellikler dikkate alınarak depresyonlarda şu dört özellik üzerinde duruldu:
1- Hareket yavaşlaması: Çok erken saatlerde uyanma hali, kilo kaybı, suç luluk duyguları, uyarılara cevap vermede yavaşlama. Bu sayılan belirtilerin hepsinin birden aynı hastada mevcut olması gerekmekteydi.
2- Kişinin hayatında karşılaştığı streslerle bir ilgisi olmaması ve depresyonun hazırlayıcı bir sebebinin bulunmaması öngörülüyordu. Depresyon sadece iç biyolojik bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkmalıydı.
3- Kişinin yaşı ile doğrudan orantılı olmalıydı. Gerçek bir endojen depresyonun ileri yaşta ortaya çıkması bekleniyordu. Genç yaşlarda görülen depresyonların daha çok reaktif sebebe bağlı olarak gelişmiş olmaları söz konusu idi.
4- Kişilik yapısı ile doğrudan bir ilişkisi bulunmalıydı. Endojen depresyon-lu kişilerin reaktif depresyonlu kişilere oranla daha durgun, daha kararlı bir kişilik yapıları mevcuttu ve nörotik kişilik yapılarında olduğu gibi sık sık heyecan dalgalanmaları görülmüyordu.
Bu sayılan özelliklerden başka endojen depresyonlu hastaların elektroşok ve antidepresiflere nörotik ve reaktif depresyonlulardan çok daha iyi cevap verdikleri ve düzelme gösterdikleri bir gerçektir. Bunun yanı sıra bir stres faktörünün bulunması daha çok reaktif bir depresyonu düşündürmesine rağmen stresin endojen bir depresyonda bir tetik hadise gibi hastalığı başlatabileceği de
unutulmamalıdır.
Psikotik depresyon: 19. yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyıl başlarında “psikotik depresyon” deyimi kullanılmaya başlanmıştır. Psikotik kelimesi, yüksek ruhi fonksiyonlardaki bozukluğu ifade etmekteydi. Bu bozukluklar;
a- Hafıza
b- Lisan ve konuşma,
c- Orientasyon “kişinin kendisinden,çevresinden, zamandan ve mekândan
haberli olması hali”,
d- Duyusal idrakler, e- Düşünce, olarak belirlenmişti.
Bir depresyona psikotik depresyon diyebilmek için duygusallık kusuru yeterli görülmemekte ve yukarıda sayılan bu zihni görevlerin en azından birkaçının da bozulmuş olması şartı aranmaktaydı. Bugün bu sayılan zihni görevlerin bütününe kognitif fonksiyonlar adı verilmektedir. Kognitif görevlerin bozulmaya yüz tutmuş olması, olayın ciddiyetini ortaya koymakta ve bir zihni yıkımın varlığından söz edilmekteydi.
Freud ve arkadaşları psikozlarda gerçeklik fikrinin kaybolduğu “loss of re-ality testing” düşüncesinde idiler. Bireyin gerçeklik duygusunu algılaması ego adını verdiği iç benlik sisteminin bir göreviydi.
Kişide gerçeklik duyumunun bozulması veya kaybolması ile beraber bir seri hastalık belirtisi ortaya çıkar. Yukarıda adları sayılan yüksek ruhi fonksiyonlar bozulur ve yerlerini hatayı idrakler alır. Bunun sonucu olarak da şuur bulanıklığı, şaşkınlık, halusinasyon ve hezeyanlar ortaya çıkar. Sosyal ve kişisel işlevler bozulur. Kişi günlük işlerini, mesleğini ve alışkanlıklarını sürdüremez olur. Psikotik kelimesi bu sayılanları bize anlattığı gibi psikoanalitik teoride “ego regression” ego gerilemesi karşılığı da kullanılır.
Psikotik depresyonlar oldukça nadir görülen hallerdir. Bütün depresyon hastalarından ancak yüzde 10 kadarı halusinasyon ve hezeyanlar gösterir. Çok az bir kısmında ise “gerçeklik” fikri bozukluğu görülür.
Nörotik depresyon, reaktif depresyon: Pek çok araştırıcı bu iki deyimi aynı hastalığı belirlemek için kullanılır. Her ikisinde de sebebin sosyal ve çevresel streslerden oluştuğu kabul edilir. Kişinin karakter yapısındaki olumsuzlukların kişinin çevresine uygun bir uyum yapmasına mani olduğu düşünülür. Bu sebeple nörotik veya reaktif depresyona “maladaptive personality pattem” uyum bozukluğu gösteren kişilik yapısına ait davranış biçimi de denilebilir. Diğer depresyonlar klasik sınıflamalarda psikozlar yanında yer alırken nörotik depresyon nörozlar arasına konur.