İyisi de var, kötüsü de…
Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. Beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar ve karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunuyor. Vücut, kolesterolü kullanarak “kortizon” ve “seks hormonu” gibi hormonların, D vitaminini ve yağı sindiren safra asitlerinin salgılanmasını sağlıyor. Büyüme ve gelişmeyi sağlayan kolesterolün büyük bir çoğunluğu vücut tarafından üretilirken, dörtte biri de besinler yoluyla dışarıdan alınıyor. Bilinen iki çeşit kolesterol var; birincisi HDL olarak nitelendirilen High Density Lipoprotein, halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak tanımlanıyor. Bu, kolesterolün damarlarda birikmesini engellemeye çalışan bir çeşit protein. İkincisi ise LDL olarak tanımlanan Low Density Lipoprotein. Bu protein de “kötü huylu kolesterol” olarak biliniyor.
Kalp hastalıklarından diyabete
Tüm bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli oluyor.
Ancak kolesterol her zaman istenilen değerde olmayıp, yüksek değerde seyredebiliyor. Kanda kolesterol düzeyinin yüksek olması da, kalp ve beden sağlığı için çok önemli bir risk faktörünü oluşturuyor. Kanda kolesterol yüksek bulununca, bu yağ kıvamındaki madde yıllar içinde yavaş yavaş damar duvarında birikiyor. Bunun sonucunda kan damarları sertleşiyor, daralıyor, hatta tıkanıyor. Kolesterolün yüksek olması sadece kalp sağlığını etkilemiyor. Yüksek kolesterol aynı zamanda beyni besleyen damarlarda tıkanma veya daralma, felç, konuşma bozukluğu, dengesiz yürüme ve bilinç kaybına da yol açıyor. Bununla birlikte, sanılanın aksine kolesterol ile yüksek tansiyon arasında doğrudan bir ilişki yok. Ama her ikisi de birbirlerinin kan damarlarına verdiği zararı artırıyor, ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Dolayısıyla hastalıklardan korunmak için kolesterol değerlerinin mutlaka ölçülmesi gerekiyor.
Hangi yaşta, hangi sıklıkta ölçülmeli?
Kolesterolün beden sağlığı üzerindeki etkileri çok fazla olduğu için, 20 yaş üzeri tüm yetişkinlerin kolesterol ölçümü yaptırması gerekiyor. 30-40 yaş grubundaysanız, spor yapmıyorsanız, genetik yatkınlık da taşıyorsanız, kolesterol değerlerinizi 2 yılda bir ölçtürmeniz gerek. Çünkü, kolesterol tıpkı yüksek tansiyon gibi genellikle belirti vermeden sinsi sinsi ilerliyor. Bazı kişilerin ise ciltlerinde ve göz bebeklerinde hafif sarı bir renk değişimi görülüyor. Kolesterol testi ana damarların sağlığı hakkında bilgi edinilmesini ve dünyadaki ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alan kalp krizinin ilk sinyallerinin alınmasını sağlıyor. Kolesterol 200 mg. değerinin altında ise normal kabul ediliyor. Bu değer 200 – 239 arasında sınırda, 240 mg. üstü ise yüksek kolesterol sınıfına giriyor. İdeal olan HDL’nin (iyi kolesterol) 35 mg /dl’nin üzerinde ve kötü huylu kolesterol LDL’nin 150 mg/dl’nin altında olması.
Son çare: İlaç tedavisi
Eğer, sağlıklı yaşam alışkanlığının benimsenmesine rağmen kolesterol hedeflenen düzeye inmemişse, ilaç tedavisi gündeme geliyor. Ancak ilaç tedavisi genellikle çok fazla tavsiye edilmiyor. Prof. Dr. İlgün bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Hayat boyu sürecek tedavinin ne kadar güvenilir olduğu konusunda henüz çok sayıda araştırma yok. Bu nedenle kolesterol düzeyi yüksek olan bireylerin korunmasında öncelikle diyet tedavisinde ısrarlı olunması, ilaçların yüksek risk taşıyan hastalara uygulanması gerekiyor.”
Acıbadem Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Koptagel İlgün’