Araştırmalar bugünün her dört çocuğundan ikisinin orta yaşlara gelince kalp-damar hastalığına yakalanacağını ve bu iki çocuktan birinin de kalp krizi geçireceğini gösteriyor.
Kalp ve damar hastalıklarının yaşam süresi ve kalitesini azalttığını biliyorsunuz. Bu sorundan daha az etkilenmenin en kolay yolu, koruyucu tedbirlerin mümkünse çocukluk döneminde başlatılmasıdır.
Araştırmalar bugünün her dört çocuğundan ikisinin orta yaşlara gelince kalp-damar hastalığına yakalanacağını ve bu iki çocuktan birinin de kalp krizi geçireceğini gösteriyor. Risk faktörleri erken yaşlarda denetim altına alınabilir, önlemler çocukluktan başlatılırsa kalp-damar hastalıklarına karşı daha etkili bir zafer kazanılabilir.
Çocuklar ve gençler arasında kolesterol yüksekliği sorunu sandığınızdan daha yüksektir. Sadece kolesterol sorunu için değil, koroner kalp hastalığı ile ilişkili diğer riskler için de bu durum aynıdır. Hipertansiyon, çocuk ve gençlerde beklenenden daha sıktır. Ayrıca, kilo fazlalığı ve obezite sorunu da çocuklar arasında hızla yayılmaktadır. Fast food’un yaygınlaşması, bilgisayarlar ve televizyon karşısında geçirilen saatlerin artması, park ve bahçelerin iyice küçülmesi ve oyun alanlarının neredeyse kaybolması, hareketsiz, aktiviteden uzak yeni bir nesil oluşturdu. Ağır öğrenim koşulları, ard arda gelen sınavlar, sürekli değişen öğrenim sistemi ve bu öğrenim sisteminin dayattığı yarışa dayalı öğrenim tarzı çocuklar ve gençler arasında stresin yayılmasına yol açıyor. Hareketsiz ve fazla kilolu-obez çocuklar neredeyse 10-15 yaşına ulaşmadan 50 yıl sonra yakalanabilecekleri erişkin tipi şeker hastalığı gibi yaşlılık hastalıkları ile boğuşmaya başlıyor. Kısacası çocuklarımız erkenden yaşlanıyor!
Düzenli egzersizin önemi
Çocukların ve gençlerin geleceğin kalp damar hastası olmasını engellemenin etkili bir yolu da onlara düzenli egzersiz alışkanlığını kazandırmanızdır. Aktif bir yaşam ve düzenli bedensel faaliyet, kalp-damar hastalıklarının görülme sıklığını düşürmektedir. Çocukluk çağından itibaren sürekli egzersiz alışkanlığı olan çocuklarda yüksek tansiyonun, şeker hastalığının ve kilo fazlalığı sorununun oldukça azaldığı bilinmektedir. Çocukların egzersiz alışkanlığı kazanmalarında en önemli etkenin anne ve babanın egzersiz yapıp yapmaması olduğunu unutmayın. Egzersiz alışkanlığınızla da onlara iyi örnekler olmaya çalışın.
Kalp hastalıkları önlenebilir
Kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, kilo fazlalığı, hareketsizlik ve stresin yoğun olduğu ve uzun sürdüğü bir yaşamın beklenen sonucu, erken yaşlarda ortaya çıkan koroner kalp hastalığıdır. Çocuklarımızı geleceğin sağlıklı ve formda gençleri olarak düşünüyorsak, onları bu tehlikeli ve yaygın sağlık sorununa karşı eğitmek ve bilgilendirmek zorundayız. Çocuklara kolesterolün ne olduğunu ve ondan nasıl bir beslenme planı ile korunabilecekleri, ilköğretim sıralarında anlatılmaya başlanılmalıdır. Yüksek kolesterol düzeyinin aile geçmişi ile, yani genetik mirası ile bir ilişkisi olduğu doğrudur. Ama çoğu ailede yüksek kolesterol seviyelerinin nedeni, genetik geçmiş değil, aile içindeki yanlış beslenme alışkanlıklarının çocuklar tarafından da sürdürülmesidir.
Kolesterol sorunu olmayan çocuklar için de az yağlı yiyecekleri seçmeyi öğrenmek, doymuş yağların tüketimini en az düzeye indirmek ve kolesterol oranı düşük besin seçimlerine yönelmek koroner kalp hastalığına karşı korumada önemlidir.
Sakın unutmayın. Yemek yemek ve farklı yemekler seçmek her şeyden önce bir alışkanlıktır. Yetişkinlerin yeme alışkanlıkları önemli ölçüde çocukluk çağlarında oluşmaktadır. Bu alışkanlıkların daha sonra değiştirilmesi son derece zordur.
Bunlara dikkat edin
Çocuklarınıza doymuş yağ ve doymamış yağ kavramlarının ne olduğunu, bunları birbirinden nasıl ayıracaklarını öğretmeye çalışmalısınız.
Okuldaki yemek mönülerini incelemeli, gerektiğinde okul yönetimi ile işbirliği yapmalısınız. Öğle yemeği kalorilerinin yağlardan gelen miktarını yüzde 30 ile sınırlamalı, yüzde 35’i geçmemesine özen göstermelisiniz.
Çocuklarınızı az yağlı beslenmeye yönelttiğiniz zaman, onların iki-üç ay sonra çok yağlı besinleri itici bulmaya başlayacaklarını göreceksiniz.
Prof.Dr. Osman Müftüoğlu