Kanser dünyanın hiçbir yerinde ucuz bir hastalık değil. Kanser tedavisi pek çok aile için iflas anlamına geliyor. Üstelik her gün hem kanser vakaları, hem de tedaviye ödenecek miktarlar artıyor. ‘Bu konuda ne yapabilirim’ diyorsanız; doktorlar bunun için en etkili çözümü erken teşhis olarak gösteriyor. ‘Aman’ diye geçiştirmeyin çünkü gerçekten pek çok kanser türü için erken teşhis, bu hastalığa yakalanmadan tedavi imkanı sağlıyor. Kanserin erken teşhisi konusunda Türkiye’de bir duayen var; Prof. Dr. Erkan Topuz. Kendisi yaşam tarzı değişiklikleri ile kanserin büyük ölçüde önlenebileceğini söylüyor. Prof. Dr. Topuz, bu dosyada kanserden korunmanın en ucuz ve etkili formüllerini açıklıyor…
Havuzdan her çıktığınızda zeytinyağlı sabunla yıkanın
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz; kanserin başlıca nedenlerini ve erken teşhisin önemini anlattı:
Kanser vakaları neden giderek artıyor?
Kanserdeki artışın nedenleri aslında meydanda! Çevresel etkenler bunlardan biri. Hava kirliliği, ozon tabakasının delinmesi, ona bağlı olarak ozon tabakasındaki mor ötesi ışınların zararlı etkileri başlıca nedenler arasında. Özellikle mor ötesi ışınlar, insan cildinde en tehlikeli kansere yani Malign Melanom’a neden oluyor. Fabrikaların bacalarından, arabaların egzozlarından çıkan kirli hava da çok önemli bir etken. Amerika’da yapılan bir çalışmada, otobana 500 metre mesafede oturanlarda kanser riskinin (lenf bezi kanseri, beyin kanseri ve lösemilerde) aşağı yukarı iki kat arttığı görüldü. Bu; bir saatte 20 bin arabanın geçtiği bir yerde yapılan bir araştırma. Demek ki; sürekli artan hava ve çevre kirliliği çok önemli. Sigara, alkol, kimyasal maddeler, radyasyon, bazı enfeksiyonlar, düzensiz beslenme, hareket azlığı, faza kilolu olmak ve kalıtım gibi birçok etken de kanserin nedenleri arasında.
ÇOK ŞUURSUZUZ!
Çevresel faktörlerin dışında neler bu hastalığa zemin hazırlıyor?
Elbette ki beslenme ve yediğimiz gıdalar! Araştırmalara göre; kanser riskinde dengesiz beslenme yüzde 35 oranında yer tutuyor. Dengesiz beslenmeye bazı hatalı alışkanlıklar eklenirse, bu oran yüzde 85’e kadar yükselir. Dengesiz beslenme dışında, aldığımız gıdalar da hep inorganik ve potansiyellerini artırmak için ölçüsüzce hormon veriliyor. Özellikle ülkemizde bunlar hiçbir hesaba kitaba uymadan, bol miktarda bitkilerin dibine dökülüyor. Biz de doğrudan doğruya bu bitkilerden hormonları alıyoruz ve sonuçta kanser vakalarında patlama oluyor. Oysa dünyada hormon kullanımı böyle şuursuz değil. O nedenle Türkiye’de hormon konusunda tedbirlerin alınması gerekir. Baktığımız zaman bazı gelişmiş ülkelerin kansere karşı ciddi adımlar atmaya başladıklarını görüyoruz. Örneğin İsveç, 2025 yılında bütün gıdalarını organiğe çevirecek. Bütün mazotlu arabalarını kaldıracak ve elektrikle işler hale getirecek. Gıdalardan katkı maddelerini kaldıracak.
Hormonlu gıdalar neler?
Hormonal gıdaları aldığımız zaman çocuklarda, özellikle de kızlarda erken buluğ görülüyor. Yani, 8-9 yaşındaki çocuk adet görüyor. Erken adet görme; meme kanserine yakalanma riskini arttırıyor. Çünkü meme kanserinde iki önemli risk; erken adet görmek ve çok geç menopozdur. Hormon aldıkları için artık kadınlar daha geç menopoza giriyorlar. Türkiye’de eskiden menopoz yaşı 45’ti. Son yıllarda ise 50’nin üzerine çıktı.
YANIK KIRMIZI ET YASAK!
Beslenme alışkanlıklarımızdaki diğer riskler neler?
Kırmızı et, şu an için kolon kanserindeki bir numaralı etken! Aşırı derecede kırmızı et tüketmek, mide ve meme kanserinde de önemli rol oynuyor. Özellikle de kırmızı eti yanık olarak tüketmek! Peki; kırmızı et niye tehlikeli? Hayvanlara süt versinler diye ya da hızla gelişsinler diye büyüme faktörü veriliyor. Bu büyüme faktörü de, doğrudan doğruya hayvanın sütünde ve etinde birikiyor. Bunu yediğimiz zaman, biz de büyüme faktörünü almış oluyoruz. Bununla beraber hayvan, zehirli otlaklarda da otluyor. Çünkü maalesef biz bu otlaklara tarım ilaçları atıyoruz.
Kanserden korunmak için ne gibi önlemler alabiliriz?
Aslında hepimiz birey olarak kansere karşı önlemler alabiliriz. Mesela klorlu bazı ağırtıcılar var bunların zehirli olabileceğini biliyoruz. Onun için klorlu havuzlardan uzak durun. Bunun için ABD bir çözüm üretmiş; artık havuzlar ozonla veya deniz tuzuyla steril hale getiriyor. ABD’de klor kalkmış gibi. Ama bizim havuzlarımız, ‘ne kadar klor atarsak, pisliği o kadar önleriz’ mantığıyla; leş gibi klor kokuyor. Klor yerine en ucuz yöntem olan deniz tuzunu tercih edebiliriz. Tuzlu sulara doğru gitmeliyiz. Bunlar, çok rahat alınabilecek tedbirler. Eğer klorlu havuza giriyorsak; mutlaka çıkar çıkmaz zeytinyağlı sabunla ya da bebek şampuanıyla yıkanmamız gerekir. Tekrar giriyorsak, çıktıktan sonra üşenmeyip tekrar yıkanmalıyız.