Horlama Nedir?
Kısmi üst solunum yolu tıkanmasıdır. Esasen horlamayı herkes bilir, ancak horlama çok ciddi bir sorun olan uyku apnesinin ilk belirtisi de olabilir. Basit horlamada genelde gün içi aşırı uyku hali görülmemektedir. Keza solunumun durması ve oksijen düşmesi de gözlenmez. Horlamanın basit mi ya da komplike mi olduğu ancak uzman doktor muayenesi ve teşhisi ile olur.
BELİRTİLERİ
Uyku düzensizlikleri, horlamalar, yorgunluk, asabiyet, burun tıkanıklıkları, nefes alma hatta yutma bozukluklarına kadar değişen horlama ve uyku apne rahatsızlığına, bir takım alkol, obezite (aşırı kilo alma), ilaç kullanımı da eklenip durumu olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Burada genetik ve ailesel yatkınlıkta gözden kaçırılmamalıdır.
Unutmayın! Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Günümüzde horlamada sırasıyla medikal yeni ilaçlarla tedavi, yumuşak damak cerrahi girişimleri ve lazer horlama cerrahi teknikleri kullanılmaktadır. Uyku kesilmesi ya da apnesi yani uyku esnasında nefessiz kalıp uykunun bölünmesi olarak bilinen durumlarda bu tedavi oranları sanıldığı kadar yüksek başarı oranına sahip değildir. Artık gelişen teknoloji ve bilimin ürünü olan radyofrekans enerji tedavisiyle başarılı sonuçlar alınmaktadır. Kilo fazlası olup zayıflayan hastaların %80’inde horlamanın azalıp ortadan kalktığı görülmektedir.
Konu ile ilgili bazı tavsiyelerde bulunarak kilo vermek, güçlü kas yapısı için egzersiz yapmak, düzenli bir hayat sürmek, ilaçsız ve alkolsüz bir yaşam biçimi benimsemek horlamayı ortadan kaldırabilir.
Uyumadan 3 saat önce, yemek yemeyi bırakmak daha rahat bir uyku düzeni sağlar. Sırt üstü yatmaktansa yan yatmayı tercih edin. Pijamanızın sırt kısmına küçük bir şey (ping pong topu büyüklüğünde) dikerseniz sırt üstü yatmanızı engelleyebilirsiniz. Yatağınızın baş kısmını ayak kısmından 15-20 cm. kadar yukarıya kaldırın ya da birden fazla yastıkla uyumayı deneyin. Ancak bu tavsiyeler her uyku pozisyonunda horlayan hastalar için yetersiz kalmaktadır ve tedavinin ön plana çıkması gerekmektedir.
Bunun yanı ilaç tedavisi de bulunmaktadır. Bunların başında bir takım uyku verici ve sakinleştirici ilaçlar ya da burun tıkanıklığına bağlı durumlarda ise, nefes açıcı damla ve spreyler kullanılmaktadır. Fakat her ilaçta olduğu gibi uzun süre herhangi bir ilaç kullanımında sakınca ve yan etkilerini hesaba katmak gerekir. Yine tedavi ve yardım amacıyla kullanılan ağız ve burun sırtı aletler tavsiye edilse de pratik olarak pek kullanılmadığı saptanmıştır. Nazal yoldan yani burundan sürekli oksijenli hava basıncı uygulanmasında horlamayı ortadan kısmen kaldırsa da uygulanması zor ve kesin olmayan bir yöntemdir.
Cerrahi tedaviye gelecek olursak, horlamaya sebebiyet veren yapı ve yapılara uygulanmaktadır ve değişik tipleri vardır. Bunların başında horlamaya sebebiyet veren ki bilhassa çocuklardaki geniz eti ve büyük bademciklerin alınması gelir. Yetişkinlerde ise, burundaki kemik kıkırdaktaki eğriliklerin ortadan kaldırılması yani burun cerrahisi uygulanır. Yine yetişkinlerde yumuşak damak ve küçükdilden kaynaklanan durumlarda UPPP denilen damak – küçükdil cerrahi yöntemleri uygulanmaktadır. Teknik ekipman olarak bu tip ameliyatlarda lazer kullanıldığı da gözlenmiştir. Ancak bu tip lazerli ya da lazersiz cerrahi girişimlerde görülmüştür ki, ameliyat sonrası ağrı ve şikayet tekrar gelişmektedir. Artık RADYOFREKANS ENERJİ Tedavisiyle bir takım ağrı ve zahmetli ameliyat sonrası yaşam biçimi ortadan kalkmaktadır. Burada Radyofrekans Enerji Tedavi (RAUP) tekniği ile sarkık ve ince yapılı yumuşak damak ve küçük dilin neden olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Yanı sıra şişmiş burun eti, ya da konkaların küçülmesi, büyük fakat zararsız bademciklerin operasyonsuz küçültülmesi, büyük dil yapısının küçültülmesine radyofrekans enerjisinin KBB’deki kullanımı arasındadır.
Radyofrekans enerjisi ile hedef dokuda ısı oluşturarak hacim küçülmesi sağlanan cerrahi bir yöntemdir. Az miktarda enerji kullanımı ile uygulaması basit olan bu yöntemde, bazen 2-3 seans gerekmektedir. Bu girişim lokal anestezi ile hastanede kalmadan yapılır. Uygulandığı bölgeye göre, birkaç dakika içinde yapılabilir ve hasta aynı saat içinde evine gidebilir. Bu girişimlerin ilk seansta %65-70, ikinci seansta ise %80 kadar başarılı olduğu ve sonucun 1-2 haftada ortaya çıktığı gözlenmiştir.