SON YILLARDA KORKULU RÜYA HALİNE GELEN KENELERİN BULAŞTIRDIĞI KKKA HASTALIĞI KONUSUNDA BİREYİN KİŞİSEL YATKINLIĞININ HASTALIK SEYRİNDE ÖNEMLİ OLDUĞU BİLDİRİLDİ -PROF. DR. MISTIK: ”VİRÜSÜ ALMIŞ 5 KİŞİDEN SADECE BİRİNDE HASTALIK BULGULARIYLA SEYREDİYOR”
Son yıllarda insanların korkulu rüyası haline gelen, kenelerin bulaştırdığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı konusunda bireyin kişisel yatkınlığının da çok önemli olduğu bildirildi.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reşit Mıstık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kenenin insanların ve evcil hayvanların sağlığını ciddi anlamda tehdit eden bir canlı olduğunu söyledi.
Kenelerin virüs, bakteri, protozoon ve riketsia adı verilen gözle görülmeyen parazitleri taşıdıklarını, bu ciddi enfeksiyon etkenlerini kanını emdikleri insan ve hayvanlara aktardıklarını anlatan Mıstık, etkenlerden birinin de KKKA virüsü olduğunu kaydetti.
Mıstık, son yıllarda keneler tarafından insanlara aktarılan ve KKKA olarak bilen hastalığın, insanlarda büyük bir panik duygusu uyandırdığını, ancak göz ardı edilen bazı gerçekler bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
”Hastalık etkeni virüs, keneyle mikroorganizmaya girer, vücutta dolaşır, ama hastalık belirtisi vermeyebilir. Yani virüsü almış 5 kişiden sadece birinde hastalık bulgularıyla seyrediyor. Bu durum, muhtemelen kişisel yatkınlıkla ilgili bir şey. Ayrıca, bu durum virüsün miktarıyla da ilişki olabilir. Hastalık, kişinin bu virüse verdiği cevap ya da cevapsızlıkla ilgili gelişiyor. Vücut, çok ciddi cevap verip, virüsü imha da edebilir, cevap vermeyip de virüs kendiliğinden yoğunlaşıp, çoğala da bilir.”
-RİSK BÖLGELERİ-
Türkiye’de virüs taşıyabilen keneler için esas odak noktalarının öncelikle Çorum, Amasya, Tokat ve Yozgat olduğuna dikkati çeken Mıstık, ikinci sırada ise Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Bolu-Gerede, Artvin ve Erzurum illerinin geldiğini kaydetti.
Mıstık, bunun dışındaki bölgelerde görülen vakaların, hemen hemen aynı iklim ve coğrafik yapıda olan yerlerde ve daha sınırlı şekilde ortaya çıktığını ifade ederek, şöyle devam etti:
”Ancak, iklim faktörlerinin küresel ısınmayı işaret etmesi, taşıyıcı kenenin sayıca artışını tetiklemektedir. Hyalomma cinsi keneler son konak olarak özellikle sığırları seçmektedir. 1994 ve 2000’li yıllarda Güney Marmara Bölgesi’nde çiftlik hayvanlarında yapılan saha çalışmalarında Hyalomma cinsi kenelerin olgunlarına yüzde 96 oranında sığırlarda, yüzde 4 oranında koyun ve keçilerde rastlanılmıştır. Bu çalışma ve daha önceki çalışmalar, bu kenenin sığır aktiviteli bir tür olduğunu kanıtlamaktadır. Bu nedenle eğer bir ilaçlama yapılacaksa, bu ilaçlama kenenin sayıca artışını ve biyolojisini kesmek için risk grubu hayvan üzerine olmalıdır. Özellikle şehir kenarları ve varoşlarında bulunan sığır ahırları kaldırılmalı veya kontrol altında tutulmalıdır.”
-PİKNİĞE ÇIKMAKTAN KORKMAYIN-
KKKA hastalığına karşı koruma ve kontrollerin asıl köylerde ve kırsal alanlarda yapılması gerektiğini belirterek, şehirlerde park ve bahçelerin ilaçlanmasının son derece gereksiz, hatta zararlı olduğunu söyledi.
Mıstık, şunları kaydetti:
”Belediyeler bu uygulamadan vazgeçmeli, çünkü hiçbir faydası yok. Piknik yapmaya gidenler için kene tutunmasıyla ilgili ciddi bir sıkıntı zaten görülmüyor. Bir de üstüne park ve bahçeleri, ormanlık arazileri ilaçlıyoruz. İlaçlandıktan 1-2 saat sonra insanlar o bölgeye gidip piknik yapıyor. Bu son derece zararlı. Çünkü bizim verdiğimiz ilaçlar kimyasal içerikli. İlaçlanan yerlere insanlar en az bir gün sonra gitmeli. Yoksa insanlar zarar görebilir. Tamamen suni bir endişeye dayanan bu uygulamadan vazgeçilmeli.
Pikniğe, kırsala giderken korkmayın. Kırsal kesime giderseniz akşam dönünce aileden birine genel kontrol yaptırın. Eğer, bir kene yapışması varsa da en yakın sağlık kuruluşuna gidip, çıkarttırın. Zaten gerekli öneriler sağlık kuruluşunda kişiye yapılacaktır. (AA)