Aids Hastalığının Etkeni, Aids Ne Zaman Ortaya Çıkar
AIDS hastalığının etkeni tanınıyor mu?
Evet. AİDS hastalarından özel bir virüs türü olan retrovirüsler izole edilmiştir. Bütün virüsler gibi retrovirüsler de kendi özümleme yetenekleri olmadığından yalnız canlı organizmalarda çoğalabilmektedirler. 1980 yılına kadar bilim adamları retrovirüslere insanda değil, yalnız hayvanlarda rastlandığını düşünmekteydiler.
AIDS etkeni vücutta neler yapıyor?
Virüs; öncelikle vücut savunma sisteminin kumanda merkezini oluşturan, vücuda giren yabancı cismi yok etmeye yönelik T-hücrelerine ve makrofajlara musallat olur. Makrofajlar hastalık etkenini ya da onun bir kısmını içlerine alarak sindirebilmektedir. AİDS etkenini bu denli tehlikeli kılan immün sistemi kör topal bırakıp görevini yerine getiremez hale koymasıdır. Virüsün sinsi bir özelliği de insan beyninin hastalık etkenlerinden koruyan engeli kolaylıkla aşmasıdır. Böylelikle beyin hücreleri zarara uğrar. Bu hücrelere yerleşen virüs, onların genetik özelliklerini de bozarak ürer ve normal fonksiyonlarını yerine getirmelerine engel olur.
AIDS etkeninin adı nedir?
HIV. Daha önce LAV ve HTLV III gibi isimler kullanılmışsa da Dünya Sağlık Örgütü WHO tarafından Cenevre’de bu isimde karar kılınmıştır. HIV İngilizcede bir kısaltmadır. Açık yazılışı olan Human-lmmuno Deficiency-Virus, insan immün sistemini tahrip edici virüs olarak da türkçeleştirilebilir.
LAV ve HTLV III kısaltmaları nereden kaynaklanmaktadır?
Birbirinden bağımsız ve aşağı yukarı aynı tarihlerde AİDS etkenini keşfeden iki bilim adamının kendilerine özgü tanımlamalarından. Pasteur Enstütüsü’nden Luc Montagnier lenfa-denopatisi olan, ki bu AİDS ‘in tipik belirtilerin-dendir, bir erkek hastasında bulduğu bu yeni hastalık etkenine “Lymphadenopathie Assozii-ertes Virüs” LAV, türkçesiyle lenfadenopati yaratan virüs, adını vermiştir. ABD’deki Ulusal Kanser Enstitüsü’nden Robert Gallo ise lösemi araştırmalarında hastalık etkeni ile karşılaşmış, daha sonra bunun AİDS etkeni olduğunu farketmiştir. Etkenin vücut lenfatik sisteminin belli hücrelerini, T hücrelerini yok ettiğini saptadığından, HTLV III, yani “Humanes T-Cell Lymphotropes Virüs” adını vermiştir.
Etkenin nasıl ve nerede ortaya çıktığı biliniyor mu?
Bu konuda varsayımlar sözkonusu. Bu güne kadar hastalığın ilk kez nerede ortaya çıktığı tam olarak belirlenebilmiş değil. Hastalığa ilk kez Afrika’da rastlandığı görüşü de kesinlik kazanmamıştır. Yeşil maymunlar denilen bir Afrika maymun türünden insanlara geçmiş olduğu da yine yalnızca bir varsayımdır.
Virüs gen teknolojisi üzerinde çalışan bir laboratuvarda üretilmiş olamaz mı?
Hayır. Virologların bu kadar karmaşık bir virüsü genler üzerinde oynayarak üretmelerini düşünmek çok uç bir hayal olur. Bu varsayımdan hareket edilecek olsa, virüsün 1975 yılından önce elde edildiğini gözönünde bulundurmamız gerekmektedir. Çünkü 1975 yılına ait dondurulmuş kan örnekleri üzerinde AİDS etkenini araştıran ve hastalığın varlığını kanıtlayan serolojik testler bulunmakta. Bilim adamları bugün virüsleri yeni baştan meydana getirecek aşamada olmadıklarına göre, 1975 yılı öncesinde bunun hiç mi hiç mümkün olamayacağı açıktır. Etkenin ortaya çıkışı tam olarak aydınlatılmadan bu tip kuşkular gündeme gelecektir. Araştırmacılar da sonuca ne zaman ulaşabilecekleri konusunda kuşkudadırlar. Bugün sifiliz etkeninin nerede ortaya çıktığı tam olarak bilemediğimiz gibi.
AIDS’i meydana getiren daha değişik virüsler var mı?
Evet. Şimdiye kadar iki etken belirlenmiştir. İkinci etken, kısa bir süre önce İsveçli ve Fransız iki bilim adamının Batı Afrika’da gerçekleştirdikleri kan tahlillerinde ortaya çıkmıştır. İkinci virüs de HlV’a benzemektedir. HIV 1’den ayırdedilebilmesi için HIV 2 olarak adlandırılmıştır.
HIV 2 virüsü nerelerde karşımıza çıkmaktadır?
Bu virüsün Batı Afrika ülkelerinde bulunduğu ve Batı Afrikalılarla riskli ilişkide bulunanlarda rastlandığı bilinmektedir. HIV II virüsünün dünya üzerindeki yaygınlığı, sürdürülmekte olan araştırmalar sonucu belirlenecektir.
HIV II virüsü ile enfekte olmuş Alman vatandaşı var mıdır?
Evet. Batı Afrikalı partnere sahip bir kadın bu mikrobu almıştır. Frankfurt’ta da enfekte olmuş iki kişi belirlenmiştir. Bu iki kişinin hangi yolla enfekte oldukları aydınlatılamamıştır. Yine de bu virüs türünün Alman toplumunda yaygınlık kazanmadığı görülmektedir. Münih’de 120 kişiye uygulanan ve HIV II virüsünü araştıran testlerde pozitif sonuca rastlanmamıştır.
AIDS etkeni nasıl bulaşır?
Başlıca üç bulaşma yolu vardır: Kan yoluyla bulaşma: Burada enfekte, yani virüsü taşıyan kanın dolaşım sistemine karışması gerekmektedir. Örneğin uyuşturucu bağımlılarının ortak kullandıkları enjektörler, ya da 1985 yılı sonbaharı öncesinde test edilmemiş kanların kullanımı gibi yollarla kişi kolayca mikrobu alabilmektedir.
Cinsel ilişki: Virüsü taşıyan vücut sıvıları genellikle küçük ve farkedilmeyen yaralardan dolaşıma karışabilirler. Yeni yapılan araştırmalarda kadınlarda ikinci bir bulaşma yolu daha belirlenmiştir. Virüs kadınlara dölyolu mukozası yarasız da olsa bulaşabilmektedir. Anneden çocuğa: Hamilelik sırasında, doğum esnasında, ya da daha sonra emzirme yoluyla.
Hangi vücut sıvıları tehlikelidir?
Kan ve sperm sıvılarında virüs en yüksek konsantrasyonda karşımıza çıkıyor. Anne sütünde de yüksek konsantrasyonda virüs belirlenmiştir. Bu vücut sıvıları mikrop bulaştırıcılıkları açısından en tehlikelileridir.
Warning: A non-numeric value encountered in /var/www/vhosts/acilservis.pro/httpdocs/wp-content/themes/acilservis/inc/function-opt.php on line 949
yazdıklarından hiçbirşey anlamadım ama güzel yazmışsın nediyebilirimki
insanlardan hastalıklı kişiler hastalıksız kişilerden daha akıllı
bazen insanlar hastalıklı olmasada hastalıklı gibiler
hastalıklı çocukların durumlarını Allah kimseye vermesin
hastalıklı çocuklara acıyorum