Besin Emilmesi (Rezorbsiyon)
Rezorbsiyon denince besin maddelerinin bağırsak çeperi ile kana veya lenfe geçmesi anlaşılır. Besin maddeleri daha incebağırsağm üst bölümünde, yani onikiparmak bağırsağında kana girer.
Karbonhidratlar basit şeker halinde emilir. Sakkarozun parçalanmasından ortaya çıkan fruktoz gibi diğer basit şekerler de, yavaş da olsa bağırsak çeperi ile emilir. Emilme, sıcaklık ve 02’ne bağımlıdır. Metabolik zehirlerle inhibe edilir. Yoğunluk düşmelerine karşı olaylanır. Bu nedenle bu olayda taşıyıcı moleküller (=carrier)le aktif taşınmanın olduğu hiç şüphe götürmez. Taşıyıcı moleküller, bağırsak çeperindeki hücrelerle iletilerek maddeyi membranın dış kısmında bağlar. Sonra beraberce membrandan difüzyonla girip, maddeyi hücre içine bırakırlar. Böylece taşıyıcı moleküller, yeni transportlar için hazır bir duruma gelir. Bu taşıyıcılar büyük olasılıkla özel membran proteinidir. Şeker taşınmasının bağırsak çeperi hücrelerince naklinin Na-iyonlarımn varlığına bağlı olduğu tesbit edilmiştir.
Proteinler bağırsakta önce aminoasitlere parçalanır ve daha sonra emilir. Aminoasit örneğinde taşıyıcı moleküllerin özelleşmiş olması çok iyi izlenir. Onlar D- ve L- aminoasitlerini bile ayırt eder.
Yağlar çeşitli yıkım basamaklarını izleyerek bağırsak çeperine alınır. Bağırsakta bir yağ molekülünün yıkımında, gliserinden 1 veya 2 yağ asidi molekülü ayrılabilir. Ayrılma ürünleri doğrudan doğruya lenf damar sistemine ve kısmen kana girer. Yağ molekülünün gliserin ve yağ asitlerine tamamen parçalanması da olaylanır. Bu yağın yıkım ürünleri, vücut yağma yükseltgenip sonrada lenfe verilir. Daha sonra bağırsak çeperi hücrelerine difüzyonla girer. Su ve tuzların emilmesi de yaşam için büyük önem taşır. Bu bağırsakta olur. Bakteri zehiri ile bozulan suyun geri emilme dengesinin yol açtığı kuvvetli ishaller, vücudu zayıflatır, hatta kolera örneğindeki gibi ölüme neden olur. Aynı şekilde günde 8 litrelik sindirim özsuyuna giren tuzların da geri kazanımı çok önemlidir. Terleyerek kaybedilen tuz besinle alınmalıdır.