Hanta’nın fendi keneyi yendi!
Hanta virüsünün, Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığından daha tehlikeli olduğu açıklandı.
Kemirgenler yoluyla insanlara bulaşan ve öldürücü olan Hanta virüsünün, Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığından daha tehlikeli olduğu bildirildi.
Ziraat Yüksek Mühendisi ve Böcek Uzmanı Derya Ulaşoğlu, Zonguldak ve Bartın’da 8 kişinin hastalanmasına, birinin de yaşamını yitirmesine neden olan Hanta virüsün, ”Bunyaviridae familyasına” bağlı bir RNA virüsü olduğunu, Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı etkeniyle aynı familyada bulunduğunu ve bu virüsün de kanamalı ateşe yol açtığını söyledi.
Ulaşoğlu, 30’dan fazla türü olan virüsün 20 türünün insan için risk oluşturduğunu, bu virüsü kemirgenlerin taşıdığını bildirdi. Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığının kene ısırmasıyla bulaştığını, oysa bu virüsün solunum yoluyla bile alınabileceğine dikkati çekti. Ulaşoğlu, bu nedenle Hanta virüsün Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığından daha tehlikeli olduğunu vurguladı. Memeli hayvan çalışan bilim adamlarının, açık alanda çalışan biyologların, kemirgen ilaçlaması yapan firma çalışanlarının, dağcıların, piknikçilerin, açık alanda oyun oynayan çocukların ve orman çalışanlarının bu virüs açısından risk altında olduğunu bildiren Ulaşoğlu, şunları söyledi:
EN TEHLİKELİ AYLAR
”Hantavirüs, kemirgen ile kemirgen atıklarına temasla ciltteki yarık ve çatlaklardan deri yoluyla ve en önemlisi kemirgenin yuvasının ya da öldüğü yerin yakınında hava yoluyla bulaşır. Her mevsimde görülebilmesine rağmen, nisan-temmuz ayları daha fazla risk taşır. Bu virüs insandan insana bulaşmaz. Sadece kemirgenlerden bulaşır ve ölüme neden olur. Normal oda sıcaklığında 2-3 gün yaşayan virüs, sıcaklık ve nem oranına bağlı olarak yaşam süresini uzatabilir. Bu virüsün bulaştığı kişide ateş, kas ağrısı, öksürük, baş ağrısı, bulantı, kusma, titreme, genel durum bozukluğu, bulanık görme ve ardından başlayan akciğer ödemi görülür. Dünyanın çok sayıda ülkesinde bu virüse rastlanır. Hanta virüs, dünyada her yıl yaklaşık 200 bin kişiyi etkilemektedir.”
Bu virüsten korunmak için ciddi tedbirler alınması gerektiğini ifade eden Ulaşoğlu, öncelikle evcil hayvan olarak fare ya da kemirgen beslenmemesi gerektiğini belirtti. Bunun yanı sıra kemirgen yuvalarıyla direkt temastan kaçınılması, gıda ürünleri ve hayvan yemlerinin açıkta bırakılmamasını öneren Ulaşoğlu, kemirgen kontrol hizmetinin, mutlaka Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı onaylı firmalardan alınması gerektiğini bildirdi. Ulaşoğlu, şöyle devam etti:
KORUNMA YOLLARI
‘Konutlara koruma amaçlı sistemler kurulabilir. İç alanda kemirgenleri canlı yakalayan mekanik sistemler, dış alanlarda plastik yem istasyonları kurulabilir. Evde kedi besleyenler, ‘Nasılsa kedim var, benim için tehlike yok’ diye düşünmesinler. Çünkü eğer kedi enfekte olmuş kemirgeni yemişse konut içinde hastalık etkenini taşıyabilir ve bu hastalık etkenini insana bulaştırabilir. Virüs solunum yoluyla bulaşabildiği için, kemirgenlerin gezdiği alanlar, süpürülerek temizlenmemeli, havaya toz kaldırılmamalıdır. Kapı ve pencerelere sineklik konulmalı, çöp konteynerlerinin kapakları sürekli kapalı tutulmalıdır. Kemirgenlerin yaşam alanı olan rögar kapakları tamir edilmeli, depolarda gereksiz eşyalar saklanmamalı, hijyen tedbirlerine azami özen gösterilmelidir. Fare leşlerinin bulunduğu alan çamaşır suyuyla dezenfekte edilebilir. Riskli aktivitelerde mutlaka eldiven kullanılmalıdır. Bu virüsün bulaşmasını önlemek için karantina derecesinde sıkı önlemler almak, hatta acil eylem planı uygulamak gerekir.’