Bu yılki yaz aylarını sanırım hiç birimiz unutmayacağız. Biz İstanbul’da % 80’lere varan nemden ve aşırı sıcaktan kavrulduk. 40-42 dereceyi gördük. Büyük insan olarak, bu kadar etkilenirken bebeklerimiz daha fazla etkilendiler.
Benim kızım bu sıcaklarda, mecburen sabah 11’den, akşam 18’e kadar evde kaldı. Dışarı sıcaklığı 32 ise ev 30 oluyordu. Doktoruna sorarak klima kullanmaya başladık. Ela’yı salonda kuytu bir yere alıp klimayı açıyorduk. Tam karşısına kesinlikle koymuyorduk. Hatta ayakta gezdiriyorsak klimayı kapatıyorduk. Ortalık biraz serinleyince çok hoşuna gidiyor, hareketlenmeye başlıyordu. Klima kapalı kalınca da hareketleri yavaşlıyordu.
Geceleri, dışarı biraz serinlese de evin içi o kadar çabuk serinlemiyordu. Ela’nın odası 28-29 derece oluyordu. Tabi bir bebek için çok sıcak. Aslında onlar için ideal oda sıcaklığı maksimum 24 derece. Ama nerdeee, biz 26’ya indirirsek çok seviniyorduk. Sadece atlet body giydirip üzerini örtmeden yatırıyordum. Yatağındaki cibinlik tülünü de tamamen kapatıyordum. (Tabi bir de sivri sineklerle mücadele var. Kocaman bir cibinlik aldım tavana asılan ve yatağı tamamen kaplayan. Çok memnun kaldım, herkese tavsiye ediyorum)
Mümkün olduğunca oda kapılarını kapatıp salondaki klima serinliğinin bebeğin odasına gitmesini sağlıyorduk. Hiç olmazsa nemi aldığı için biraz rahatlatıyordu. Gece arada uyanıp Ela’nın başını kontrol ediyordum, çok terlediyse siliyor rahatlatmak için havlusunu yavaş yavaş sallayıp serinlik yapıyordum. Emzirirken mutlaka başıyla kolumun arasına havlu koyuyordum, hem terlemesin hem de rahat yatsın diye. Elimdeki ıslak bezle ellerini ve ayaklarını siliyordum.
Sabaha karşı hava soğuduğu için, üzerine ince bir örtü örtüyordum. Tabi biraz gazı oluyordu o yüzden sabaha karşı emzirdikten sonra gaz ilacından veriyordum.
Yağmurların başlamasıyla hiç olmazsa nemin azalmasını umut ediyorum.