Bursa’nın en güzel camilerinden biridir Yeşil Cami. Hemen karşısında Bursa’nın simgesi haline gelmiş Yeşil Türbe bulunur. Yeşil Cami her zaman Yeşil Türbenin gölgesinde kalmıştır. Bu yüzden ben öncelikle ışıl ışıl Yeşil Türbeyi anlatmadan önce Huzur Mekanı Yeşil Cami anlatmak istedim…
Bursa’nın Yeşil Semtinde bulunan Yeşil Cami’nin yapımı; 1412 -1419 yılları arasındadır. Camii’nin yapımına Sultan 1.Mehmet zamanında başlanmış,Cami bitmeden vefat edince camii Fatih Sultan Mehmetin babası ve sultan 1.Mehmetin oğlu olan 2.Murat tamamlamıştır.
Camiye yemyeşil bir avludan geçerek giriyoruz. Sağ tarafımızda camii bütün görkemi ile yükselirken ,sol taraftaki avlu da alışveriş yorgunu ve namaz saatini bekleyen insanlar, bu güzelim avlunun tadını çıkarıyor. Köşeyi dönünce Yeşil caminin dış şadırvanı ve girişi bizi karşılıyor.
Yeşil Camii de ilk dikkatimizi çeken Taş Kesmeceliği,ahşap doğrama ve yontmacılığı, birde muhteşem çinileri oldu. Eseri yapan Hacı İvazPaşa,Çinisi Mehmet Mecnun, Tahta Oymacısı Mehmet Tebrizi ile süslemeleri İlyas Ali Ustalardır. Hepsini saygı ve rahmetle anıyoruz. Bize böyle bir eser bıraktıkları için isimlerini burada geçirmek istedim.
Camiye karşıdan baktığınızda iki katlı oluşu ve balkomlu pencereleri göze çarpıyor. Bunlar “Eyvan” denilen ve üç tarafı kapalı bir tarafı ortadaki ana mekana açılan saraylılara ait odalarmış. Yeşil Cami’nin Planı ters “T” biçiminde. Kapıdan girdiğinizde sizi ana mekandaki bir iç şadırvan karşılıyor. Bu şadırvana para atıp dilek tutan insanlar vardı. Bana göre böyle batıl bir inanç uygulanacağına gözümüzü kapatıp,akan suyun şırıltısını dinleyip, kalbimizi bu akan suyu ve herşeyi yaratan Yüce Allah’a (C.C.) çevirip dileğimizi ona sunsak çok daha iyi birşey yapmış oluruz. Bu benim fikrim tabii.
Ana mekanın yanında ve önünde saray erkanına ait yüksek” Mahfiller”bulunmakta. Üst katta ise hünkar mahfili varmış. Mahfil; toplanma ve namaz kılınan yer demekmiş.
Alt kattaki ana mahfil de bulunan Mihrap; üzerindeki Osmanlı sanatı Çiniciliğinin muhteşem örnekleri ile karşımızda. Yan duvarlar 3 metre yüksekliğe kadar altıgen çinilerle süslü.
Ana mekanın yanlarındaki kapılar “Tabhane” denilen misafirhanelere açılıyor. Gezgin dervişler buralarda konaklar, dua ederlermiş.
Çiniler camiinin tüm bölümlerinde görülmeye devam ediyor.
Yeşil Caminin alt kattaki ana mekana açılan 2 eyvanın bir duvarı niş şeklinde alçı raflarla kaplıydı. Raflar ve odaların havası sizi zaman içinde geriye doğru bir yolculuk yaptırıyor.
Camii bu mistik havası ile birçok yerli ve yabancı turist çekiyor. Hatırlarsanız Geçtiğimiz yıllarda Kraliçe Elizabhet bile bu camiyi ziyaret etmiş ve “Rahman Suresi”ni dinlemişti.
Yavaş yavaş Yeşil Cami den ayrılırken, Yeşil Türbe bizi başı ile selamlıyor. Aklıma Bursalılarca bilinen bir söylenti geliyor. B u söylentiye göre Yeşil Cami ve Türbe arasında yerin alttından geçen bir denge düzeneği varmış, biri yıkılacak olursa diğeri de yıkılırmış. Doğru mu bilinmez ama umarım böyle güzel anıtlar tarihler boyunca var olurlar.
Yorgunluğumuzu atmak için Caminin yanıbaşında bulunan Bursanın tanınmış ve bu semti ile özdeşleşmiş Restaurand/Cafe’ye uğruyoruz. Bu Cafenin Bursa’nın doğu kısmını gözler önüne seren harika bir manzarası var. Yeşil camii ve türbeyi gezmeye gelen herkez bu Cafe’yide görecektir.
Biz bir yorgunluk çayı içerken ve bir dahaki sefere anlatacağım Yeşil Türbe için bilgi toplama ve derleme çalışmalarına başlarken, sizi bu semtin tarihi bir fotoğrafı ile başbaşa bırakıyor, Gezelim Görelim Köşesinde Yeşil Türbe ‘de buluşmak üzere hoşçakal diyorum…