Dünyada diyaliz hastalığı ile ilgili ilk çalışmalar ve görüşler 1854 yılında ortaya çıkmasına rağmen, 1950’ye kadar pratik tedavi yöntemleri bulunamadı.
“Suni böbrek” olarak adlandırılan, diyaliz makineleri ile ilgili ilk çalışmalar ise 1912 yılında Abel, Rowtree, Turnel tarafından yapıldı, 1942 yılında ise Kolff tarafından akut böbrek yetmezliği bulunan hastada uygulandı.
Böbrek yetmezliği hastalığı bulunanlar hastalığın şiddetine ve yaptığı idrar miktarına bağlı olmak üzere haftada 2-3 kez 4-6 saat süre ile diyaliz makinelerine bağlı olarak tedavi görüyorlar.
DİYALİZ ÜNİTELERİNDE SIKINTI
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 1950’li yıllarda Türkiye’de kullanılmaya başlayan diyaliz makinelerinin bugünkü sayısı ise 12 bin 677’e ulaşmış durumda. Türkiye’deki makine başına 2,5 hasta düşüyor.
Diyaliz ünitelerinin belirli merkezlerde kurulması ise hastaları bir yerden diğer yere adeta “zorunlu göçe” zorluyor.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, diyaliz makinelerinin yaygınlaştırılmasının yanı sıra dengeli dağıtılmasının meydana gelen hasta göçlerini biraz olsun durduracağını savunuyor.
1998 yılında çıkarılan kanunla özel sektörün bu alanda hizmet vermesine imkan tanındı. Sağlık Bakanlığı, bir hastanın diyaliz makinesine bağlanması için her seans için 138 TL ödeme yapıyor.
Diyaliz hastaları için yıllık ortalama 700 milyon dolarlık harcama yapan Sağlık Bakanlığı, bu alanda yatırım yapan özel sektör ile kamu hastanelerindeki rekabeti artırıyor.
HASTALIĞI YAŞAYANLAR
Afyonkarahisar Kocatepe Devlet Hastanesinde 10 yıldır tedavi gören 30 yaşındaki Keziban Okşar ise hasta olmadan önce çok su içtiğini belirterek, “Diyaliz hastası olduktan sonra en çok doya doya su içmeyi özlüyorum” dedi.
Okşar, hastalığın, insanların sosyal yaşantısını yüzde 50’ye indirgediğini belirterek, haftada 3 gün diyaliz makinesine bağlı yaşamak zorunda olduğunu söyledi.
Okşar, “Böbrek bulamadığım sürece ömür boyu diyalizi çekeceğe benziyorum. Canlı verici olursa kurtulacağım” diye konuştu.
Özellikle kış aylarında hastaneye gelip gitmenin oldukça zor olduğunu belirten Canan Karadağ ise “Yarın bizim durumumuza kimin düşeceği belli olmaz. Kadavra bekliyoruz. 35 kilometre uzaklıktan gidip geliyorum. Soğuk nedeniyle de oldukça zorlanıyorum” dedi.
Warning: A non-numeric value encountered in /var/www/vhosts/acilservis.pro/httpdocs/wp-content/themes/acilservis/inc/function-opt.php on line 949
güzel bir şeyyy miş
keşke diyaliz makinesi olan insanlarla ilgili röportajlar var mı?