New York Times gazetesi, liseyi ve üniversiteyi bitirmiş, normalde kendi evini kurması, çalışıp kariyer yapması beklenirken hâlâ ailesiyle yaşayan, iş hayatına atılmak istemediği ya da ne yapacağına karar veremediği için okumaya devam eden, aile kurmaktansa olabildiğince uzak duran 20’li yaşlardaki gençleri inceledi.
Dergi ekinde 20’li yaşlarında olan bu gençlere geniş bir yer ayıran gazete “bir türlü büyümeyen” bu kişilerin durumunun tembellikle açıklanamayacağını söyledi. Nitekim bilim dünyası da bu grubu incelemeye aldı, hatta onlara “gelişen yetişkinler” adını taktı.
Psikolojide bir kişinin yetişkin olması için beş etap olduğu kabul ediliyor. Okulu bitirme, evden ayrılma, finansal bağımsızlığını kazanma, evlenme ve çocuk sahibi olma etaplarını tamamlayan kişilerin yetişkin olduğu varsayılıyor. Milliyet’te de yer alan habere göre, araştırmalar ise 1960’lı yıllarda 30 yaşındaki kişilerin yüzde 65’inin bu beş etabı tamamlamış olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 50’nin altında kaldığını gösteriyor. Bugün 20’li yaşlarında olan birçok kişi iş sahibi oluyor ama ailesinin yanından ayrılmıyor ya da kendine bir ev kuruyor ama evlenmek istemiyor.
İki farklı görüş var
Bilim dünyasında bu duruma iki farklı yaklaşım var: Bir grup bu durumu kültürel ve sosyoekonomik şartlarla açıklıyor. Diğer grup ise bu kişilerin, insanların gelişiminde yeni bir etap oluştuğunun kanıtı olduğunu söylüyor. Clark Üniversitesi’nden Jeffrey Jensen Arnett, “gelişememiş yetişkinlerin” en az ergenler kadar yönlendirilmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Bağımsızlık kazanma terapisi
Arnett’in 20’li yaşlardakilerin ergenler gibi korunması gerektiği yönündeki uyarıları aşırı bulunuyor ancak ABD’de yalnızca bu yaş grubuna “bağımsızlığını kazanma” terapisi veren bir merkezin açılmış olması durumun ciddi olduğuna işaret ediyor.
Bilim adamlarının beynin 20’li yaşlarda da büyümeye devam ettiği yönündeki bulguları da bu grubun özel olduğuna işaret ediyor.
Ekonominin zayıflaması ve iş dünyasının daha rekabetçi hale gelmesi de 20’li yaşlardaki kişilerin “kaybolmasına” neden oluyor. En iyi okullarda okuduktan sonra bile düzgün bir işe giremeyen veya az kazanan gençler “yetişkin dünyasına” bir türlü adım atamayor.
NYT’ye konuşan bir genç “Babamın aldığı ayakkabılarla ofise gidip gelirken kendimi nasıl yetişkin hissedebilirim” diyor. “20’li yaşlar manifestosu” isimli bir metin kaleme alan Christine Hassler ise “Herkes bize hayallerimizin peşinden koşmamızı, finansal durumumuzu kontrol etmemizi, risk almamızı tembihliyor. Peki sadece yaşamaya nasıl vakit ayıracağız” diyor.
Elbette 20’li yaşlarındaki herkes “gelişen yetişkin” sınıfına girmiyor. Zaten insan gelişiminde “gelişen yetişkin” diye spesifik bir evre olmadığını söyleyenler de “Bu maddi durumu olan gençlerin lüksü” diyor.
Anketlerde 20’li yaşlardaki gençlerin yüzde 60’ı kendilerini hem yetişkin hissettiklerini hem de “pek o kadar yetişkin” hissetmediklerini söylüyor.